Anadolu eyâleti'nde yaşanan arazi anlaşmazlıkları ışığında 1858 Osmanlı Arazi Kanunnâmesi'nin uygulanması (1858-1864)


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Zeynep Akan

Danışman: CAFER ÇİFTCİ

Özet:

Bu çalışma, 1858 Osmanlı Arazi Kanunnâmesi'nin Anadolu Eyâleti'nde uygulanmasını konu edinmektedir. Çalışma, 1858-1864 yıllarını kapsayan 181 ve 182 no'lu Anadolu Ahkâm Defterleri'nde yer alan arazi anlaşmazlıklarının analizine dayanmaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. 1858 Arazi Kanunnâmesi'nin ve Ahkâm Defterleri'nin kısaca ele alındığı birinci bölümde, öncelikle on dokuzuncu yüzyıl öncesi toprak sistemine değinilmiş, daha sonra kanunnâmenin hazırlık evresi olarak tanımlanan dönem (1840-1858) ele alınmıştır. Bölüm, kanunnâmenin hazırlanma amacı ve içeriği ile ilgili muhtasar bir değerlendirmeyi de içermektedir. Çalışmanın ana gövdesini oluşturan ikinci bölümde bahsi geçen defterlerde yer alan şikâyetler üzerinden ilgili coğrafyada ortaya çıkan mîrîarazi anlaşmazlıkları ve kanunnâmenin bu anlaşmazlıkların çözümündeki rolü tartışılmıştır. Üçüncü ve son bölüm ise köy ortak alanları ile ilgili anlaşmazlıkları konu edinmiştir. Defterlerde önemli bir yer işgal eden bu anlaşmazlıklar, kanunnâmenin ilgili coğrafyada etkin bir şekilde uygulandığını ve ortaya çıkan arazi ihtilaflarına çözüm üretme konusunda oldukça başarılı olduğunu gösterir. İncelenen defterlerde yer alan şikâyetler, Anadolu Eyâleti'nde yaygın olarak yaşanan arazi anlaşmazlıkları ve bunların çözüm süreçleri hakkında önemli veriler sunmasının yanı sıra bu coğrafyadaki toprak sahipliği örüntüsünün ve toprağın kullanım biçimlerinin anlaşılması açısından da oldukça değerlidir. Bahsi geçen şikâyetler, Anadolu'da hâkim olan tasarruf şeklinin bireysel tasarruf olduğuna işaret etmektedir. İkinci olarak bu şikâyetler, toprak sahipliği ve nüfus dinamikleri arasındaki ilişkiye ışık tutar. Tasarruf ettikleri arazileriyle ilgili şikâyette bulunanların dinî aidiyete göre dağılımı bölge nüfusuyla paralellik arz etmektedir. Son olarak şikâyetler, taşra halkının gerek bireysel olarak tasarruf ettikleri mîrî arazilerle ilgili olarak gerekse ahaliye tahsis edilmiş ortak alanlarla ilgili olarak hak ve yükümlülüklerinin farkında olduklarına işaret eder. Halkın şikâyetlerinde kullandıkları dil, toprak hukuku alanındaki mevzuata yabancı olmadıklarını gösterir.