Kur'ân'da adâlet kavramı


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2005

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Şükran Balıkkaya

Danışman: MUSTAFA BİLGİN

Özet:

Herşeyin üzerine binâ edilebileceği adâlet kavramı en önemli, en temel vazîfelerden birisidir. Allah, bağlılarından sağlam ve mutlu bir toplum kurulması için adâletin ilkelerine titizlikle uyulmasını istemiştir. Çünkü adâletli insan hem Rabbi’ne karşı akîde ibâdet yönünden kusursuz olacak hem de insanlarla olan ilişkilerinde herhangi bir problemle karşılaşmayacaktır. Fakat toplumda âdil insanlar olduğu gibi zâlim insanlar da vardır. Mazlûm konumundaki insan da kendisine âhirette kendisine, Allah’ın teminatı ile hakkının tam verileceğini, zâliminde zulmüne mukabil cezâlandırılacağını bildiğinde rûhen huzur bulacaktır. Çünkü Allah Teâlâ kelâmında olduğu gibi fiilerinde de mutlak âdildir. Bu dünyâdaki kusursuz düzen Allah’ın adâletini göstermektedir. Bu bağlamda farklılıklar adâletsizlik olarak algılanmamalıdır. İnsan kendini âdil olduğu nisbette başkalarına da âdil olacaktır. Dolayısıyla insanın adâleti kendisine yapabileceği adâletten başlamaktadır. Kur’ân fertlere, hakimlere, idâre adamlarına, şâhidlere hitâben her türlü özel ve genel durumlarda adâletli davranma zarureti getirmiştir. Ayrıca ticarette her türlü hile ve haksız kazançta uzak durmada, toplumdaki güçsüzlere yardım elini uzatmada, yardımlaşma ve dayanışma içinde olunmalıdır. Genel planda her hak sahibine hakkını vermek anlamına gelen adâlet kavramı kur’ân-ı Kerîm’de inanç, karşılık, doğruluk, eşitlik, dengelilik, denklik ve benzerlik anlamlarına gelmektedir. Kullarının faydasına olan herşeyi en iyi bilen Allah’tır. Dolayısıyla insan Rabbinin emirlerine uyduğu sürece her zaman her hürlü hak ve hukuku gözetir. Çünkü İslâm’ı uygulamak aynı zamanda adâleti uygulamaktır.