Muhibbi Divanı'nın dini ve tasavvufi açıdan tahlili (1-250) no'lu gazelleri)


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2006

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Nagehan Düzcan

Danışman: BİLAL KEMİKLİ

Özet:

Güzel sanatların alt dallarından biri olan Edebiyat, Tarih ilminin bulgularından yararlanır. Tarihin yansımaları edebî eserlerde görülür. Edebî eser yazıldığı dönemden kayıtsız olmadığından Edebiyat ve Tarih ayrılmaz bir bütün olarak değerlendirilebilir. Edebiyat tarihi incelemeleri metin incelemelerine dayanır. Her metin, sanatçının iç âleminin yansımasıdır. Sanatçının ruh ve his dünyasını kavramadan onu edebiyat tarihi içinde incelemek mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki, insan boyutlu metin incelemeleri çok farklı şekillerde tezâhür eder ve titiz bir çalışmayı gerektirir. Kâinatın yaratılışının başlangıcı Allah’ın “Kün” yani “ol” emridir. Dolayısıyla ilk yaratılan sözdür diyebiliriz. Zira Kur’an-ı Kerim de söz üzerine kurulmuştur. Kuran-ı Kerim’in muhatabı ise yaratılanların en üstün olanı insandır. Bu muhatab, sözü varlığıyla, yaşantısıyla, tecrübeleriyle yoğurarak, ilâhî, beşeri kaynaktan beslenerek ortaya edebiyat denen bir süreci çıkarmıştır. Bu öyle bir süreçtir ki zaman ve mekân içinde değişip gelişen, geçmişten geleceğe uzanan bir yolu takip etmiştir. Tarih aynasından yansıyan Türk edebiyatına baktığımızda bu edebiyatın da türlü merhaleler geçirmiş olduğunu görürüz. Hiç kuşkusuz ki, Türk edebiyatı tarihinde en müstesna yerlerden birinin sahibi Divân Edebiyatı’dır. Zira bu edebiyat altı asırlık bir çınarın meyvesidir. Semeresi ise adını ebedîleştirmiş şâirleri ve eserleridir. Divân edebiyatı metinleri birer buzdağı gibidir. Muhakkak ki, görmediğimiz kısmı, gördüğümüz kısımlarından daha büyüktür. Derunî bir muhtevaya sahip olan söz konusu eserleri bir nebze olsun anlayabilmek, bu eserlerin müelliflerinin his ve hayal âlemine dalabilmek ve yapılan tahlil çalışmaları için bir kazı çalışması teşbihi uygun düşer. Ağza çalınan bir parmak bal ya da gül bahçesinin içinde koklanan bir gül diyebileceğimiz bir beyit, araştırmacıyı birden fazla kovanda en tatlı bala ve gül bahçesindeki en güzel kokulu gülü koklamaya sevk eder. Okuyana ve üzerinde çalışmalar yapana bu duyguları yaşatan, tarih yapmış ve tarihe adı “Muhteşem” olarak geçmiş, âleme padişah ama âlemlerin Sahibi’ne kul olmuş, kul sultan Muhibbî ile şahikalara doğru yol aldık. Muhibbî’nin çok sayıda gazelinden iki yüz elli tanesini dinî ve tasavvufî açıdan analitik olarak tahlil etmeye çalıştık. Çalışmamız, dinî tahlilin yapıldığı birinci bölüm, tasavvufî tahlilin yapıldığı ikinci bölüm olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında ise şâir hakkında bilgi verilmiştir. Şâirin kullandığı dinî, tasavvufî ıstılahlar tespit edilmiş ve bölümler çeşitli başlıklar altında tahlil edilmiştir. Muhibbî’nin beyitler üzerindeki hakimiyetini göstermek amacıyla birçok beyit örnek olarak yazılmıştır. Çalışmanın sonunda dinî ve tasavvufî açıdan incelenen gazeller, genel bir değerlendirmeye tâbî tutulmuştur.