Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2019
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Alican Çinar
Danışman: BENGÜL GÜNGÖRMEZ AKOSMAN
Özet:Edebiyat tarihimizin en önemli roman yazarlarından biri olan Kemal Tahir, sol düşünce tarihimizde de özgün ve saygın bir yere sahiptir. Kemal Tahir’in, toplumumuzun yakın ve uzak tarihini konu alan kanonik romanlarını yayımlandığı 1960’lı yıllar, toplumumuzda sol düşünce ve siyasetin gelişip yaygınlık kazandığı yıllardır. 1960’lı yıllarda gelişen sol düşüncenin en önemli karakteristiği, Kemalizm ile ideolojik bir bütünlük kurmuş olmasıdır. Bu bütünleşme daha sonraki süreçte “sol Kemalizm” olarak kavramlaştırılmıştır. Kemal Tahir, bu dönemde Cumhuriyet dönemi modernleşme tarihimize ve dolayısıyla Kemalizm’e farklı ve eleştirel yaklaşan ender solcu entelektüellerden biridir. O, Doğu-Batı Ayrımı/Çatışması’ndan hareketle, modernleşme tarihimizdeki uygulamaları içerik, yöntem ve amaç bakımından eleştirir. Kemal Tahir’e göre, yapısı itibariyle Doğulu olan toplumumuzun modernleşme tarihi, aslında “modernleşmenin değil, “Batılaşmanın” tarihidir. Bu nedenle, Ona göre, toplumumuzun kendine has özellikleri, amaçlanan modernleşme için her şeyden önce modernleşme tarihimiz boyunca giderek bozulan devlet/toplum ilişkisinin, Doğulu bir toplum olarak kendi geleneklerine uygun şekilde yeniden tesis edilmesini gerektirmektedir. Kemal Tahir’e göre, bunun gerçekleşmesinin önündeki en önemli engel, Cumhuriyet modernleşmesi itibariyle devletin resmi ideolojisinde bir ideal haline gelmiş olan homojen toplum ya da ulus tasavvurudur. Bu, hem toplumun tarih ve gelenekle ilişkisini keserek geleneksel devlet/toplum ilişkisinin yeniden tesis edilmesini zorlaştırmakta hem de kadim Türk devlet geleneğinin içermediği “etnisiteye” vurgu yaparak, toplumun kolektif bilincindeki devlet anlayışıyla çatışmaktadır. Çalışmanın öne sürdüğü tez, şöyle özetlenebilir: Kemal Tahir düşüncesinde, resmi ideoloji/devlet ideolojisi olarak Kemalizm, toplumumuzun kadim devlet geleneğinden “sapma” ve dolayısıyla geleneksel devlet/toplum ilişkisinden kopuş anlamına gelir.