Nafyon/selüloz asetat hibrit nanoliflerin üretimi ve elektrokimyasal biyosensörlerde kullanımının araştırılması


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: AYŞE BOSTANCI

Danışman: Yakup Aykut

Özet:

Yapılan bu tez çalışmasında Selüloz monoasetat/Nafyon (CMA/N) hibrit nanolifler elektro çekim yöntemi ile üretilmiştir. Nanolifler, malzeme karakterizasyonları için düz alüminyum folyo üzerine, sade ve NH- ile modifiye edilmiş tek sarmal DNA (ssDNA)'nın elektrokimyasal guanin oksidasyon sinyal analizi için ise silindirik grafit elektrot üzerinde toplanmıştır. Maksimum Nafyon oranına sahip homojen nanolifler elde etmek için çeşitli oranlarda CMA/N nanolifler üretilmiştir. Nafyon oranının arttırılması homojen olmayan çözelti özelliğine yol açmış ve çözelti şeffaftan bulanık faza dönüşmüştür. Aynı zamanda nanoliflerin morfolojileri CMA/N hibrit nanoliflerde Nafyon oranının artmasıyla üniform yapıdan boncuklu lif haline dönüşmüştür. CMA'nın erime noktası, DSC ölçümünde saptanabilir, ancak Nafyon eklenmesi, CMA'nın uygun bir kristalizasyonuna izin vermemesi nedeniyle erime noktası Nafyon ilavesinden sonra tespit edilememiştir. CMA'nın termal bozunma sıcaklığı, CMA/N hibrit nanoliflere Nafyon eklenmesiyle önemli ölçüde azalmış ve bozunma geniş bir sıcaklık aralığında gerçekleşmiştir. Diferansiyel Darbe Voltametresi (DPV) analizi hazırlanmış olan sensör sistemi kullanılarak sade ve NH- modifiyeli DNA'da guanin oksidasyon sinyalini gözlemlemek için yapılmıştır. En yüksek oksidasyon sinyalleri saf ssDNA'da saf CMA nanoliflere immobilizasyonu sonrası elde edilmiştir. DNA'nın sinyal şiddetleri karşılaştırıldığında, NH ile modifiye edilmiş ssDNA numunesindeki CMA/N nanoliflere Nafyon eklenmesi ile sinyal yoğunluğunun NH ile modifiye edilmemiş ssDNA'lara kıyasla arttığı gözlemlenmiştir. Bunun sebebi ssDNA üzerindeki NH- grupları ile Nafyon'un yapısındaki SO3 gruplarının ve aynı zamanda CMA üzerindeki OH grupları ile ssDNA arasındaki hidrojen bağlarının bir etkileşiminde kaynaklanabileceği olarak yorumlanmıştır. Biyosensör yüzeyi ve ssDNA molekülü arasındaki güçlü etkileşim, sinyal artışına yol açmaktadır. İncelenen CMA/N hibrit nanolifler, DNA biyosensör cihazları için umut verici bir ara yüz olabilir.