Çin ekonomisinde doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve yapısal dönüşüm


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2017

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Selin Yılmaz

Danışman: NALAN ÖLMEZOĞULLARI

Özet:

Tarihsel olarak dünyanın en kalabalık ve en büyük ülkelerinden birisi olan Çin, 19. yüzyılda uzun bir gerileme dönemine girmiş ve 20. yüzyılın başındaki ve ortasındaki iki devrim hareketine rağmen bu gerileme durdurulamamıştır. Bu uzun gerileme döneminin sonunda dünya ekonomisindeki etkinliği dip seviyelere ulaşan Çin, 1978'de başlatılan reformlardan sonra çok hızlı bir büyüme dönemine girmiş ve günümüzde birçok makro ekonomik gösterge bakımından dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olmuştur. Çin'in yaklaşık 40 yıldır kesintisiz bir şekilde süren bu büyüme sürecinin itici gücünün reformların yol açtığı yapısal dönüşüm ve yabancı sermaye girişleri olduğu kabul edilmektedir. Reformlardan sonra ülkeye yabancı sermaye girişinde gözle görülür bir artma olmuş ve Çin'in ekonomik büyüme performansında önemli bir artış olmuştur. Yabancı sermayenin Çin'in üretim yapısını kapsamlı bir şekilde değiştirirken üretim kapasitesini de belirgin bir şekilde artırdığı görülürken Çin, dünyanın en büyük ihracatçı ekonomilerinden birisi haline gelmiştir. Bu araştırmada reformların ve yabancı sermaye girişinin Çin'in ekonomik yapısında yarattığı değişim ve bu değişimin sosyo demografik yapıya etkisi tartışılmıştır. Ekonomik dönüşümü anlamlı bir şekilde yorumlamak için makro ekonomik gösterge olarak ekonomik büyüme, kişi başı milli gelir, ihracat bileşimindeki değişim ele alınırken sosyo ekonomik değişimin öncü göstergeleri olarak ise nüfus bileşimi, yoksulluk, gelir dağılımı, eğitim gibi değişkenlerdeki değişim ele alınmıştır. Çin'in makro ekonomik ve sosyo demografik değişkenleri ile ilgili olarak ulaşılabilen verilerdeki 1978-2016 dönemine ait değişimler, hem makro ekonomik yapıda hem sosyo demografik yapıda kapsamlı bir dönüşüm ve gelişme olduğunu göstermektedir. Ancak Çin ekonomisindeki teknoloji bileşiminin güçlenmesine bağlı olarak teknolojik üretim yeteneğinin artmasına karşın ihracatın dış piyasaların alım gücüne bağımlı olması, Çin kültürünün de etkisiyle iç tasarruf oranlarının yüksekliği ve yüksek iç tasarruflar nedeniyle iç tüketimin zayıf olması gibi faktörler Çin ekonomisinin gerçekleştirdiği büyümenin sürdürülebilirliğini tehlikeye atmaktadır. Ayrıca Çin'in makro ekonomik ve sosyo demografik dönüşüm konusunda önemli ilerlemeler kaydetmesine karşın demokratik dönüşümünü gerçekleştirememiş olması, insani gelişmişlik bakımından gelişmekte olan ülkeler kategorisindeki ülkelerin ortalamasının üzerinde bir performans gösterememesi, uluslar arası eğitim endekslerine göre alt sıralardan kurtulamaması, gelir eşitsizliğinin bir işareti olarak Gini katsayısının 0,40'larda seyretmesi ve son yıllarda eşitsizliğin daha da artması gibi önemli problemlerinin olduğu da görülmektedir. Toplumsal tasarruf oranlarının yüksekliği dolayısı ile Çin'in büyük bir tasarruf birikiminin olduğu ancak bu kaynakların toplumun sosyo demografik gelişimini sağlayacak yatırımlardan ziyade yeni yatırımlarla ekonomiye tekrar kazandırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Sayısal göstergeler Çin'de yoksulluğun önemli ölçüde azaldığını gösterse de ekonomik büyüme döneminde kırsal-kentsel nüfus dağılımının çok hızlı bir şekilde değiştiği, sanayinin kümelendiği eyaletlerde büyük bir nüfus yığılmasının olduğu, artan kentleşmenin yeni sorunlar yumakları oluşturduğu görülmektedir. Sonuç olarak ekonomik anlamda küresel bir güce dönüşen ve bunu pazara ulaşma sorununu çözmede önemli bir girişim olarak kabul edilen Modern İpek Yolu gibi projelerle sürdürülebilir kılmaya çalışan Çin'in önemli problemleri de vardır. Makro ekonomik büyüme rakamlarının değişik toplumsal kesimlere yansıtılması, demografik baskının yarattığı sağlık, sosyal güvenlik, refahın korunması ve artırılması gibi problemler bunların önde gelenleridir. Kentleşmeye dayalı birçok sorun ve kırsal kesimle kentsel nüfus arasındaki gelir eşitsizliği ile sosyal refahın bir kıta büyüklüğündeki ülkenin doğusunda kümelenirken Batı ve iç kesimlerinde düşük değerlerde kalması ise ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar ve benzer nedenlerle Çin'in reformlarla başlayan büyümesinin birçoğu dünya ortalamasının üzerinde seyreden göstergelerin yanında çözümlenmesi zor sorunlara işaret eden farklı göstergeler açısından da ele alınması gerekmektedir. Bu araştırmada Çin'in büyüme dinamiklerinin arkasındaki ana faktör olarak doğrudan yabancı sermaye girişlerinin hem makro ekonomik değişkenler hem büyüme, sanayileşme, ihracat yapısı gibi temel değişkenlerin dönüşümü üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Sonuç olarak yabancı sermaye girişinin incelenen değişkenler üzerinde pozitif ve dönüştürücü bir etkisinin olduğu görülmüştür. Ayrıca sosyo demografik dönüşüm de araştırmanın kısıtlarına uygun olarak incelenmiş ve söz konusu dönemde makro ekonomik dönüşümün yanında sosyo demografik bir dönüşümün de gerçekleştiği görülmüştür. Ancak bütün bu iyi gelişmelere karşın başta ekonomik büyüme ve gelişmenin sürdürülebilirliği, dış piyasalara bağımlılık, büyümenin ihracata bağımlılığı ve sosyo demografik sorunlar olmak üzere çeşitli yapısal problemlerin de varlığını sürdürdüğü görülmüştür.