Nakil öncesi kardiyovasküler hastalık varlığının böbrek nakli sonrası greft ve hasta sağkalım sonuçları üzerine etkisinin retrospektif analizi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, TIP FAKÜLTESİ, DAHİLİ TIP BİLİMLERİ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: HATİCE DEMİRCİ KÜÇÜKELYAS

Danışman: Alparslan Ersoy

Özet:

Bu retrospektif çalışmada Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Böbrek Nakil Merkezi'nde Ocak 2006 – Mayıs 2019 tarihleri arasında böbrek transplantasyonu yapılan 599 hastada, böbrek nakli sonrası kardiyovasküler olay gelişen hastaların özellikleri ve risk faktörleri araştırıldı. Nakil sonrası kardiyovasküler olay varlığının greft ve hasta sağkalımı üzerine olan etkileri incelendi. Serimizde nakil sonrası kardiyovasküler olay sıklığı %14.69 idi. Çalışmamız Çalışmamız serebrovasküler olay ilişkili hemipleji varlığının, nakil öncesi yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) düzeyinin, nakil sonrası dislipideminin, kalp kapak hastalığı varlığının, nakil sonrası hipertansiyonun ve Pre-operatif dönemle karşılaştırıldığında 1. yıl ürik asit düzeylerinin yüksekliğinin, kardiyovasküler olay gelişimi için bağımsız risk faktörleri olduğunu belirledi. Enterik kaplı mycophenolate sodium (EC-MPS) + takrolimus (Tac) + prednizolon (P) immünsüpresif rejim kullanımı, kardiyovasküler riski azalttı. Transplant öncesi diyaliz süresi, nakil öncesi SCORE ve Charlson komorbite indeksleri, hasta sağkalım analizinde mortallite için risk faktörleri idi. Donör yaşı, Post-operatif konjestif kalp yetmezliği, nakil öncesi Charlson komorbidite indeksi ise greft sağkalımı analizinde greft yetmezliği ile ilişkili faktörlerdi. Nakil sonrası kardiyovasküler hastalıklar, hasta ve greft sağkalımını tehdit eden önemli nedenlerden biridir. Başarılı bir böbrek nakli için geleneksel risk faktörlerinin agresif yönetimi ve kardiyovasküler hasarın en aza indirilmesi şarttır. Nakil hekimleri, skorlama sistemlerini kullanarak nakil sonrası takipte kardiyovasküler riski hesaplayabilir. Bu amaçla yapılacak çok merkezli çalışmalar, kardiyovasküler komplikasyon riski taşıyan alıcılarda tedavi algoritmalarının geliştirilmesine yardımcı olacaktır.