Hayırsız Ada katliamına Peter Singer üzerinden bakış: İnsanmerkezciliğin eleştirisi


Creative Commons License

Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ, FELSEFE, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2023

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ARDA ÖZEN

Danışman: Işık Eren

Özet:

Bu çalışmada felsefe içerisinde insan olmayan hayvanın ontolojik, etik ve politik konumu çeşitli disiplinler aracılığıyla tartışılmıştır. Bu doğrultuda somut, tarihsel bir örnek seçilmiştir; birinci bölümde Hayırsız Ada katliamı incelenmiştir. Katliamı daha iyi araştırabilmek için insan-hayvan ilişkisi, tarihsel bir okumayla gerçekleştirilmiştir. 1910'lu yıllarda 80 bine yakın köpeğin katledilmesinin sebebi insan merkezciliğin eseridir. Günümüzde yaşanılan, vuku bulan olaylar da bu zihniyetin bir ürünüdür. Bu katliamın gerçekleşmesine zemin hazırlamasından dolayı, hayvanı hukuk düzleminde incelemek zorunlu hale gelmiştir. Bundan dolayı ise Dünya'daki ve Türkiye'deki hukuk sistemleri incelenmiştir. Çeşitli hukuk sistemleri incelendikten sonra araştırmanın ana zemini olan felsefe tarihine geçilmiştir. İkinci bölümde; hayvanın ontolojik, etik ve politik konumunu tayin edebilmek için felsefe tarihinde hayvanın yeri merceğe Böylelikle felsefenin, Antik Yunandan başlayıp Modern Çağa kadar, çeşitli dönemlerinden kimi filozofların düşünceleri ele alınır. Felsefenin, hayvan oluş söz konusu olduğunda hep çekingen kaldığı fark edilmiştir. Günümüze gelindiğinde ise Peter Singer'ın Hayvan Özgürleşmesi kitabı ile karşılaşmaktayız. Böylelikle tezimizin diğer gövdesi ve üçüncü bölümü olan, düşünür Peter Singer'ın görüşleri incelenmiştir. Singer acı çekebilen tüm canlılar için eşit önemseme ilkesini savunur. Eşit önemseme ilkesinin en çok ihlal edildiği, bundan dolayı da hayvan katliamlarının en çok gerçekleştiği türcü alanlar, sınai çiftlikler ve hayvan deneyleri, gözler önüne serilmiş olur. Türcülük; ırkçılık ve cinsiyetçilik gibi bir ayrımcılık çeşidi olmakta olup, bu alanların hepsi ile kesişimsel bir alan yaratmaktadır. Eleştirel hayvan çalışmaları türcülük ile yüzleşmek için önemli bir noktada durmaktadır. Etik bir vegan olmanın, hayvana karşı işlenen her türlü adaletsizliği en aza indireceği düşünülmektedir. Felsefenin bu adaletsizlik ile mücadele etmesi gerektiğine kanaat getirerek tezimizin sonuç kısmına ulaşılır.