Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Uludağ Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2019
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: HALİL KANADIKIRIK
Danışman: MEHMET ALİ MERT GÖKIRMAK
Özet:Bu çalışmada, tarihsel açıdan her biri kendi içinde birer dünya sistemi oluşturmuş olan klasik imparatorlukların siyasal modernleşme sürecinin incelenmesi ve bu yapıların geçirdikleri dönüşümün siyasal kültür temelinde açıklanması amaçlanmıştır. Klasik imparatorlukların siyasal yapılarına ilişkin kavramsal bir çerçeve oluşturabilmek için ise Weber’in, özellikle modern-öncesi toplumların meşru siyasal otoritelerini tanımlamak için geliştirdiği patrimonyalizm kavramından yararlanılmıştır. Böylece patrimonyalizm, bu tarz siyasal yapıların modernleşmeye yönelik söz konusu dönüşümünü yorumlayabilmek için kendisinden istifade edilecek olan bir ölçüt olarak ortaya konmuştur. Söz konusu siyasal yapılara örnek olarak ise Rusya ve İran belirlenmiştir. Çalışmaya konu olarak bu ülkelerin belirlenmesinde, her ikisinin de modern-öncesi dönemde kendi içinde birer dünya sistemi teşkil eden klasik imparatorluklar olmalarının yanı sıra, doğrudan sömürge yönetimleri altında bulunmaksızın siyasal modernleşme tecrübesi geçirmiş olmaları önemli bir etkendir. Ayrıca her iki ülke de 20. yüzyılda radikal dönüşümler geçirmişlerdir. Bu itibarla, öncelikle bu ülkelerin modern siyasal gelişmeleri ışığında siyasal kültürlerine ilişkin birer portresi çizilmektedir. Bu sayede söz konusu radikal dönüşümlerin patrimonyal siyasal geçmişle ilişkisine dair hipotez ortaya konmaktadır. Hipotezin ardından çalışmanın tarihsel analiz kısmına geçilmekte ve ilk olarak iki ülkenin de klasik imparatorluklarının kurulup gelişmesi süreci ele alınmaktadır. Bu bölümün amacı, Rusya ve İran’ın söz konusu dönemlerinde patrimonyal siyasal kültüre ilişkin olarak yerleşmiş toplumsal kabul ve davranışların tespit edilmesidir. Buradan modernleşme süreçlerine geçilmektedir. İki ülkenin siyasal otoritelerinin modernleşmeye yönelik politikaları ve geçirdikleri dönüşüm, patrimonyal siyasal geçmişlerinden tevarüs eden süreklilikler veya değişimler bağlamında irdelenmektedir. İki ülke için de söz konusu süreç, tarihsel açıdan önemli kırılmaların yaşandığı 20. yüzyılın ortasına kadar takip edilmektedir. Böylece daha yakın tarihli gelişmelerin de değerlendirildiği siyasal kültüre ilişkin hipotez sınanmaktadır.