İbn Sînâ'da ruh-beden ilişkisi ve ruhun ölümsüzlüğü problemi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Uludağ Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: AYNUR KUL

Danışman: HİDAYET PEKER

Özet:

Ölüm insanın bedenin ötesinde bir gerçekliği olduğunun en açık delilidir. İste nefs, akıl ya da ruh denilen sey bu gerçekliği ifade etmek için kullanılmıstır. İbn Sînâ’nın sisteminde bu kavramların her biri kendine yer bulmakla beraber aynı seyi ifade etmezler. O, insanın bedeninin ötesindeki ‘gerçek benliğini’ nefs kavramıyla ifade etmistir. Ona göre nefs, manevî bir cevherdir ve dolayısıyla ölümsüzdür. Natık nefs söz konusu olduğunda, İbn Sînâ akıl kavramını çoğu zaman natık nefsle (insan nefsi) aynı anlamı ifade edecek sekilde kullanmıstır. Ruh kavramı ise daha ziyade tıpla ilgili yazılarında yer alır. Ona göre ruh, bedene yayılan ve nefsin bedene hükmetmesine yardım eden latîf (ince) bir ‘madde’dir. İbn Sînâ’nın sisteminde ‘nefs’i doğru anlamak için sudur teorisini de anlamalıyız. Çünkü nefs, Fa’al Akl’ın, mîzacı müsait hale gelen her bedene feyz (tasan) ettiği bir cevherdir ve insan söz konusu olduğunda aynı zamanda insanın ‘bilmesinin’ de sebebidir. Nefsin ölümden sonraki durumuyla ilgili olarak Đbn Sînâ, daha çok kendisinden önce dile getirilen görüslerin tutarsızlığını ortaya koymaya çalısmıs ve kendisine yöneltilen elestirilere cevap vermistir. İbn Sînâ’nın bu konudaki asıl gayreti ise mevcut nasslarla (dini metin) felsefî mîrası uzlastırmak olmustur.