Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2021
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Ahmet Sarıl
Danışman: ZEKİ YILMAZ
Özet:Bu çalışmada doğal koşullarda ve farklı şiddetlerde kronik kalp yetmezliği (KKY) gelişen köpeklerde serum sitokin ve proteomik profilinin belirlenmesi, böylece tanısal ve hastalık sürecinin takip edilmesine olanak sağlayabilecek yeni biyobelirteçlerin identifikasyonu amaçlanmıştır. Materyal olarak farklı ırk, yaş, vücut ağırlığı ve her iki cinsiyetten toplam 29 köpek kullanılmış ve bunlar Amerikan Veteriner İç Hastalıkları Koleji’ne (ACVIM) göre dört gruba ayrılmıştır: A grubu sağlıklı kontrolleri (n=8), B grubu asemptomatik (n=6), C grubu semptomatik (n=10) ve D grubu da standart tedaviye direnç gösteren KKY’li köpeklerden (n=5) oluşturulmuştur. Klinik ve laboratuvar muayeneleri tedavi öncesi ve sonrası yapılmıştır. Serum sitokin ve proteomları sırasıyla otomatik analizör (Luminex 200, TX) ve likid kromatografi kütle-spektrometri (LC/MS) ile belirlenmiştir. C ve D gruplarında keratinosit kemotaktik (KC-like) sitokin düzeyi A ve B gruplarına göre önemli düzeyde artmıştır (P < 0,05). Grup A ve B’ye göre D grubunda serum C-reaktif protein (CRP) düzeyi daha yüksek (P<0.05), serum oksidatif stres parametreleri ise daha düşük bulunmuştur (P < 0.05). Tedavi sonrası serum CRP, haptoglobin ve KC-like düzeyleri azalırken anti-oksidan kapasite göstergeleri yükselmiştir. Protoemik analizlerinde toplam 157 protein tespit edilmiş; bunların 29 adedi anlamlı (9 artan ve 20 azalan) değişim göstermiştir. Tedavi öncesi artan (angiotensinogen-AGT ve complement-C3) ve azalan proteinlerin bazıları (carboxypeptidase-CPN, actin cytoplasmic-1 ve immunoglobulin lambda-1 light chain) tedavi ile birlikte değişim göstermiştir. Sonuç olarak bu çalışma ile serum sitokin ve proteinlerinin köpeklerde KKY’nin tanımlanma ve sınıflandırılmasında katkılar sunabileceği, tedavi süreçlerinin bu sitokin (özellikle KC-like) ve proteomlarla (CPN, C3 ve AGT) izlenebileceği sonucuna varılmıştır. Bu biyobelirteçlerin klinik sürece aktarılabilmesi için validasyon çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.