Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Felsefe, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2018
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: MEHMET FATİH ELMAS
Danışman: Metin Becermen
Özet:Bu çalışmada Spinoza ile Levinas’ta etiği mümkün kılan anlamlılık; bir eyleme etik değerini veren zemin ya da köken üzerine bir irdeleme yapılmaktadır. Bu nedenle, başlıkta geçen “etik olan” ifadesi, doğrudan etikle ilgili değildir. “Etik olan”, Spinoza’da içkinliğin ontolojik hakikatini ve Levinas’ta da aşkınlığın metafizik hakikatini içerimlemektedir. Bu bağlamda “etik olan”, Spinoza’daki ontolojik hakikatin ufkunda ve/veya ufkuyla ulaşılan, antropomorfizmden arındırılmış bir Tanrı sevgisi ile Levinas’taki metafizik hakikat ufkunda öznelerarası ilişkide, Başkasına yaklaşmayla kavranan, ontolojiden arındırılmış bir Tanrı sevgisinin insanın eylemsellik alanındaki karşılığını gözeterek, içkinlik ve aşkınlık düzleminde tartışılmaktadır. Spinoza, tözle özdeşleştirdiği Tanrı’yı Doğa ile birlikte içkinlik düzleminde düşünürken; Levinas, varlık ile Tanrı’nın aynı düzlemde düşünülemeyeceğini, dolayısıyla ayrıca aşkınlık düzlemine ihtiyaç olduğunu ileri sürer. İkisinde de etik olan, ben’in başkasıyla karşılaşmasında belirlenen temel ilke etrafında şekillenir. Bu nedenle, her iki kuram da bir karşılaşma etiği olarak kurulur. Fakat karşılaşma üzerine kurulan etik kuramın yaslandığı ilke ya da kaynak, bu iki öğretinin iki zıt kutupta konumlanmasını beraberinde getirir. Levinas’ta etik bilişsellikte değil, vicdanda (ahlaki bilinçte) temellenir. Oysa Spinoza’da etiğin bilmeyle ilişkisi, sorumluluğu da içeren içsel bir ilişkidir. Böylece birbirine zıt iki özne’likle karşılaşılır: ontolojinin içkin hakikatini kavrayarak özneleşmeye karşı varlığa dışsal ve bilince öncel şekilde konumlanarak özneleşme. Burada karşı karşıya gelen kavramlar kendilerini gösterirler: içkinlik versus aşkınlık, ontoloji versus metafizik, içsellik versus dışsallık, anlama versus esinlenme, naturalist etik versus anti-naturalist etik, özerklik versus yaderklik. Bu karşıtlıklar üzerinden yapılan irdelemede Levinasçı eleştirilere karşın Spinozacı temaların varlığını sürdürme ısrarına dikkat çekilmektedir.