Reform edebiyatının öncülerinden Gelibolulu Mustafa Âlî'nin Nushatü's-Selâtin isimli eseri üzerine eleştirel bir inceleme


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: K. Ferda Kılıç

Danışman: NURCAN ABACI

Özet:

Gelibolulu Mustafa Âlî onaltıncı yüzyılın önde gelen bürokrat ve entelektüellerinden biridir. Bir orta düzey bürokrat olarak devlet bünyesinde çeşitli görevlere atanmıştır, ancak bir medrese mezunu olarak hep daha üst makam beklentisinde olduğundan meslek yaşamı tatminsizlikle geçmiştir. Çeşitli alanlarda çok sayıda eser bırakmıştır. Mustafa Âlî'nin Nushatü's-Selâtin adlı eseri nasihatname yazım geleneğinde belli bir değişimin göstergesi olarak önemli bir kaynaktır. Yazar, III. Murat'a sunduğu bu çalışmasını 1586'da bitirmiştir. Dört bölümden oluşan eserde bir de "Hatime" yer alır. Yaşadığı çağın güncel sorunlarına değinmekle, nasihatlerini bu sorunlardan yola çıkarak oluşturmakla ve sorunların önemli bir kısmında kendi yaşadığı örneklere atıfta bulunmakla klasik nasihatname yazım geleneğinden ayrılır ve yeni bir tarzın ilk örneğidir. Yirminci yüzyıl ortalarında şekillenen bir yaklaşım, nasihatnameleri, yazarlarının yaşadıkları çağa tanıklık eden belgeler olarak görür ve Osmanlı tarihinin kaynakları arasında kabul eder. Buna bağlı olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun onaltıncı yüzyıl ortalarından başlayarak gerilediği tezi ortaya atılır. 1980'lerde gelişen karşı tez ise gerileme iddiasının dayanaksız olduğu, tarihsel gerçeklere dayanmadığı savını ileri sürer. Bu sav, nasihatname gibi kaynakların tarih öğrenmek için kullanılamayacağını savunur ki Nushatü's-Selâtin de bu noktada gündeme gelir. Yazarın bu eserini kişisel mesleki yükselme beklentisiyle dikkat çekmek için abartılı yazmış olması nedeniyle nasihatnamelere neden güvenilemeyeceğinin bir örneği olur. Bu tez çalışması, Nushatü's-Selâtin'i tarihsel bağlamı içine oturtabilmek için eseri nasihatname yazımında, siyaset düşüncesi kavramı ve Osmanlı'daki şekillenmesi bağlamında ve devlet yönetimi kavramları ölçeğinde inceler. İnceleme sonunda, eserin bir tarihsel olay kaynağı değil, bir siyaset düşüncesi eseri olduğu, abartı vb. iddialarının bu nedenle anlamsız olduğu ve Osmanlı siyaset düşüncesi tarihi açısından değerli olduğu yargısına ulaşır.