Alfa Akademi, Bursa, 2017
Sadece coğrafya olarak değil, siyasi olarak da genişliği olan, pek çok bilinemezlerin, kar-maşık ilişkilerin, sorunların ve çatışmaların, ihanetlerin ve dostlukların, birleşme adına yapılan ayrışmaların, homojen zannedilen heterojenliğin, tam olarak kavranamadığı için bazılarınca kaynayan kazan, bazılarınca bataklık olarak tanımlanan, bazılarına göre istikrar-sızlığın ve geri kalmışlığın bazılarına göre petrolün ve zenginliğin merkezi olan Orta Doğu, üzerine çok şey söylenen ama çok az bilinen bir coğrafyadır. İnsanlık tarihi burada başlayıp burada devam etmiştir. Tarihsel olaylara yön veren gelişmeler burada yaşanmış, geleneksel ve modern imparatorluklar için üzerinde mücadele edilmeye değer bulunmuş, her şeye rağ-men vaz geçilememiştir. Böylesine tarihsel, kültürel ve toplumsal birikimi zengin ve böyle-sine ekonomik, stratejik ve siyasal açıdan önemli bir bölge hakkında söz söylemek kolay gibi gözükse de üzerine yazı yazmak gerçekten oldukça zor. Aslında zor olduğu detaylara inildik-çe anlaşılıyor. Yaklaşık 20 yıllık dersin birikiminin kitap haline getirilmesi isteğinin bir yansıması olmaktan öteye, özellikle Basra Körfezi itibariyle bir doktora ve daha sonra üzeri-ne iki kitap yazdığım bu bölgenin bir çırpıda anlaşılacak ve kolayca üstesinden gelinecek bir konu olmadığını aslında biliyordum. Özellikle son on yılın yoğun çalışmasının ürünü olan bu kitabın hazırlanması elbette masa başında oturarak yapılamazdı. Diğer bir ifadeyle Bey-rut sokaklarında, Cüniye’de, Zahle’de, Şuf dağlarında, Sur’da ve Sayda’da bulunmadan, Lübnan’ı ve Lübnanlıyı Lübnan’da görmeden anlamak ne kadar imkânsızsa Filistinli çocuğun ve gencin heyecanını vatan sevgisini, korkusunu ama aynı zamanda cesaretini gözlerine yakından bakmadan, El-Halil’i görmeden, Kudüs’ü, El-Aksa’yı, İsrail tanklarını, Cenin’i, Ramallah’ı görmeden de anlamak zor. Gerçekten anlaşılamaz.