INTERNATIONAL CONGRESS OFISLAMIC ECONOMY, FINANCEAND ETHICS (ISEFE), İstanbul, Türkiye, 28 - 29 Ekim 2017, ss.28-29
Gelir dağılımının iyileştirilmesi para ve maliye politikalarının temel hedefleri arasında yer almaktadır. 1980’li yıllardan itibaren hâkim olan neo liberal iktisat teorileri ise gelir dağılımı meselesinde, ikincil dağılımı göz ardı ederek piyasanın işleyişine bırakmakta gelir dağılımının iyileştirilmesinin etkinlik gereği sivil toplum kuruluşları aracılığı ile gerçekleştirilmesini savunmaktadır. Fakat ikincil gelir dağılımı bu yönüyle yetersiz kalmakta ve bir tetikleyiciye ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda zekât hem toplumsal anlamda hem de inanç içerisinde kendisine yer bulması nedeniyle İslam ülkelerinde, piyasa sisteminin etkinlik hedefleri ile çelişmeden gelir dağılımını iyileştirici bir araç olarak ele alınabilecektir. Zekât kelime anlamı itibariyle “temizlenme” manasını taşımaktadır. Kuran’da ise, “sahip olunan değerlerden başkalarına vererek temizlenme” manasında kullanılmakta ayrıca malların, maddi değerlerin Allah yolunda sarf edilmesi zekât, sadaka, infak gibi kelimelerle, kimi zaman da yoksulu yedirin gibi ifadelerle (Müdessir Suresi 44) veya mallarla Allah yolunda mücadele etmek (Nisa Suresi 95) tarzı ifadelerle anlatılmaktadır. Beyyine Suresinin 5. Ayetinde “Oysa onlar, dini yalnızca O'na halis kılan Hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı dosdoğru kılmak ve zekâtı vermekten başkasıyla emr olunmadırlar. İşte en doğru (dimdik ve sapasağlam) din budur” demek suretiyle zekâtın İslam’ın şartları arasında yer aldığına işaret edilmektedir. Bununla birlikte bir hadiste ise “Zekât İslâm’ın köprüsüdür” denilerek zekâtın sosyal yönüne dikkat çekilmiştir. Çünkü zekât kurumuyla kısmen de olsa adil servet dağılımı gerçekleşir. Başka bir anlatımla zekât gelir dağılımındaki uçurumu törpüleyerek dengeyi sağlamaktadır. Zekât, gelir grupları arasındaki servet uçurumunu ortadan kaldırıp, zengin ile fakirin buluşmasını sağlayan bir köprü vazifesi yapmaktadır. Zekât, bu yönleri ile değerlendirildiğinde adil olmayan gelir dağılımını bir nebze olsun düzenleme amacıyla yoksulluğun önüne geçmeyi hedefleyen ve toplumun tüm kesimleri ile kalkınmayı kabul eden bir müessese olarak kabul edilecektir. Bu maksatla Malezya, Mısır, Suudi Arabistan, Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Kuveyt gibi ülkeler günümüzde zekâtı kanunlaştırılarak milli hukuklarında yer vermişlerdir. Bununla birlikte Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi zengin ülkeler toplanan zekâtı kendi vatandaşlarına dağıttıktan sonra arta kalanı ise, başta Müslüman azınlıkların yaşadığı ülkeler olmak üzere diğer ülkelerdeki yoksul Müslümanlara zekâtı ulaştırabilmek adına program ve projeler yaptıkları görülmektedir. Ayrıca İslam Kalkınma Bankası öncülüğünde zekât, sadaka ve vakıf müesseselerinin kaynaklarını mobilize edilmesi amacıyla Uluslararası Zekât Kurumunun (IZO) 2009 yılında kurulduğunu görmekteyiz. Dünya Bankası verilerine bakıldığında, İKB ülkeleri yoksulluk oranının genel olarak son 20 yılda azaldığı görülmektedir. Bu bağlamda İslam ülkelerinde zekât müessesesinin kanunlaştırılarak milli hukuklarında yer alması veya devlet destekli vakıflar aracılığı ile toplanarak buradan elde edilen gelirlerle öncelikle kendi ülkelerindeki yoksulluğun giderilmesi amaçlanmalı arta kalan gelirlerin ise yoksulluk oranı yüksek olan (Burkina Faso (% 40,1) ve Gine (% 55,2) ülkelere gerek ülkelerin kendi çabaları gerekse IZO aracılığı ile etkin bir şekilde aktarılması gelir dağılımının adileştirilmesi ve yoksulluğun önüne geçilmesi açısından önemli olacaktır.
Improving income distribution is one of the main objectives of monetary and fiscal policies. Neo-liberal economic theories that have been dominant since 1980s, advocate that income distribution should be realized through non-governmental organizations in order to improve income distribution by ignoring the secondary distribution and leaving it to the operation of the market. However, in this regard secondary distribution is insufficient and needs a trigger. In this context, zakat can be regarded as a means to improve income distribution in Islamic countries without contradicting the efficiency targets of the market system, as it can find itself a place both socially and in faith. Zakat literally means “cleansing”. In Quran it is used as meaning “purging of owned values by giving to others”, zakat is spending material values for Allah; also, sometimes it is described with words like zakat, alms, aid, sometimes with statements like feed the poor (Müdessir Surah 44) or struggling for Allah with goods (Nisa Surah 95). In the 5th Verse of Beyyine Surah it says, “And they have been commanded no more than this: to worship Allah, offering Him sincere devotion, being true (in faith); to establish regular prayer; and to give Zakat; and that is the Religion Right and Straight.” And it indicates that zakat is one of the five pillars of Islam. Besides, in a hadith, the social aspect of zakat is pointed out by saying “Zakat is the bridge of Islam.” Because, with zakat establishment, albeit partially, fair distribution of wealth takes place. In other words, zakat gives balance by decreasing the wealth gap between income groups. Zakat removes the gap in wealth gap and acts as a bridge between the rich and the poor. When evaluated with these aspects, zakat will be accepted as an institution that accepts development of all the parts of society and that tries to prevent poverty with the aim of regulating the income distribution to some extent. For this reason, countries like Malaysia, Egypt, Saudi Arabia, Indonesia, Pakistan, Bangladesh, Kuwait legalised zakat and included it in their laws. Besides, wealthy countries such as Kuwait and Saudi Arabia have made programs and projects to distribute to Muslims in other countries primarily where Muslim minorities live after distributing collecting zakat in their countries. Also, we see that International Zakat Organization was founded in 2009 in order to mobilize zakat, alms and charity establishments with the leadership of Islamic Development Bank. When we look at the World Bank data, it is seen that the poverty rate of IDP countries has decreased in the last 20 years in general. In this context, the legalization of zakat in Islamic countries and zakat having a place in their national laws or the collection of zakat with government sanctioned foundations and eliminating poverty in their countries should be aimed, with the remaining revenue being transferred to countries with high poverty rate (Burkina Faso (% 40,1) and Guinea (% 55,2)) either with their own efforts or with the mediation of IZO will be crucial for fair income distribution and for preventing poverty.