ESMO Highlights, Ankara, Türkiye, 22 - 26 Eylül 2020, ss.1-4
ALK Pozitif Metastatik Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde Tek Merkez Crizotinib Deneyimi
Ahmet Bilgehan Şahinα, Birol Ocakα, Türkkan Evrenselα
α Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, BURSA
Giriş ve Amaç
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) hastalarının yaklaşık %4’ünde EML4 ve ALK genlerinin inversiyonuyla oluşan EML4-ALK füzyon onkogeni mevcuttur. Bu hastalar genellikle EGFR, RAS gibi diğer mutasyonların saptanmadığı, ortalama akciğer kanseri hastalarına göre daha genç, sigara içmeyen adenokanser histolojisine sahiptir. ALK tirozin kinaz inhibitörlerine (TKI) duyarlı olması nedeniyle rehberlerde mutasyonu saptanan hastalarda ilk tercih tedavi olarak ALK TKI’lar önerilmektedir. Crizotinib bu gruptaki ilk onay alan birinci jenerasyon ajandır. Bu çalışmamızda merkezimizdeki crizotinib deneyimizi paylaşmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bölümünce takip edilen ALK pozitifliği nedeniyle crizotinib alan hastalar bulunarak dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastaların demografik özellikleri, klinikopatolojik özellikleri, yan etki profilleri ve survileri SPSS 23 kullanılarak analiz edildi. Tedavi başarızlığına kadar geçen süre (TTF); ilaç başlanma tarihinden progresyon, yan etki ya da ölüm nedenli ilaç kesim tarihi alındı.
Sonuç
Hastaların medyan yaşı 60,7 (33,3 – 75,4) yıl olup erkek cinsiyet fazlaydı (%71,4). Dört hasta tanı anı evre 3’tü. Bu hastalardan ikisi kemoradyoterapi sonrası, biri opere olup adjuvan tedavi sonrası, biri de neoadjuvan kemoterapiyi takiben opere olduktan sonra izlemdeyken metastatik oldu. On hasta tanı anında metastatikti. Bir hasta dışında tüm hastalar adenokanser histopatolojisine sahipti. En sık akciğer metastazı (%64,3) saptanırken onu kemik, surrenal bez ve beyin izlemekteydi. Hastaların klinikopatolojik özellikleri Tablo-1’de gösterilmiştir. Sadece üç hastada crizotinib metastatik birinci seçimde kullanılırken, ALK füzyonun saptanmasının geç olmasından dolayı hastaların çoğunda crizotinib ikinci ve üçüncü seçimde kullanıldı (Tablo-2). 11 hastada TTF olayı saptandı. Sekiz hastada alectinibe (bir hasta 2 kür sitotoksik kemoterapi sonrası) geçildi. Bir hastada grad 3 pnömonit geliştiği için crizotinib kesilip alectinibe geçildi. Bunun dışında yan etki olarak dört hastada grad 2 ALT/AST yüksekliği saptanırken bir hastada kreatinin yükseldi. Bu hastalarda yan etkiler tedavi kesmeyi gerektirmeden, doz modifikasyonu ile düzeldi. Hastaların medyan takip süresi 29,5 aydı. Crizotinib TTF 7,4 ay (%95 CI; 0,8-14,0) olarak saptandı (Şekil-1). Sadece 4 hasta ex olduğu için medyan toplam sağkalım süresine ulaşılamadı. 1. yıl sağkalım oranı %70.7 idi.
Tartışma
Crizotinib PROFILE 1007 çalışmasındaki 7,7 aylık PFS ile ALK+ metastatik KHDAK’de ikinci seçimde; PROFILE 1014 çalışmasında 10,9 aylık PFS ile ALK+ metastatik KHDAK’de birinci seçimde kemoterapiye karşı etkinlik göstermiş ve uluslararası rehberlerde ilk seçim öneri olarak yerini almıştır. Fakat çalışmalarının final analizlerinde toplam sağkalım katkısı gösterememiş ve kranial metastazı olan hasta grubunda etkinliği yetersiz kalmıştır. Çalışmamızdaki hasta popülasyonu metastatik hastalıkta ikinci ve daha fazla basamakta crizotinib kullanıldığı için PROFILE 1007 çalışmasına daha çok benzemektedir. Bu nedenle TTF bu çalışmaya benzer çıkmıştır. Yan etki profili benzer olarak saptanan çalışmamızda iki hastada crizotinib altında kranial metastaz gelişirken başlangıçta beyin metastazı olan iki hastada da kısa sürede kranial progresyon saptanmıştır. Sonuç olarak crizotinib ALK+ KHDAK’de kemoterapiye karşı etkinliğini göstermiş, tolerasyonu iyi ajan olsa da toplam sağkalım faydasının gösterilememiş olması ve kranial metastazda etkinliğinin sınırlı olması klinisyeni yeni jenerasyon ALK TKI’lara yöneltmektedir.