8th International Hippocrates Congress on Medical and Health Sciences, 4 - 05 Mart 2022, ss.22-23
Kadın meme kanseri diğer bütün kanser tiplerini
geride bırakarak global kanser insidansını etkileyen öncü neden haline
gelmiştir. Dolayısıyla, meme kanserinde tedavi başarısını arttıran yeni yaklaşımlara
ihtiyaç duyulmaktadır. Kanser kök hücreleri, kanser tedavisinde karşılaşılan
önemli sorunlardan olan tedavi direnci ve metastaz ile ilişkilendirilmektedir.
Bu çalışmada, kanser kök hücrelerinin yenilenmesinde rol alan HN1L (hematopoietic-
and neurologic-expressed sequence 1-like) protein seviyelerinin yaygın ve nadir
görülen meme tümör tiplerinde potansiyel moleküler bir biyobelirteç olarak
kullanılabilirliği araştırılmıştır. Bu kapsamda, 17 hastanın plazma ve 9
hastanın tümör ve normal dokularında HN1L protein düzeyleri ELISA yöntemiyle
ölçüldü. Plazma örneklerinde histopatolojik açıdan dağılım invaziv duktal (16)
ve mikst karsinoma (1) şeklinde; doku örneklerin histopatolojik açıdan dağılım
ise invaziv duktal (1), invaziv lobüler (2), müsinöz (1), tübüler (1), mikst
(3) karsinoma ve malign filloid tümör (1) şeklinde gerçekleşti. Ortalama HN1L
seviyeleri plazma örneklerinde 1,63±0,88, tümör doku örneklerinde 2,18±0,75 ve
normal doku örneklerinde 2,71±0,88 ng/ml olarak ölçüldü. Plazma ve normal dokuda
ortalama HN1L düzeyleri arasında anlamlı bir değişim gözlenirken (p<0,05), plazma
ve tümör dokusunda ortalama HN1L düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık
saptanmadı. Tümör dokusu ve plazma HN1L seviyelerinin anlamlı derecede bir
farklılık göstermemesine istinaden bu veriler birlikte değerlendirilerek
korelasyon analizleri gerçekleştirildi. Buna göre, HN1L seviyelerinin tümör
boyutu ve invazyon durumu ile pozitif yönde korele olduğu tespit edildi (sırasıyla
r=0,425; p<0.05, r=0,449; p<0.05). Sonuç olarak, HN1L seviyelerinin
nadir tümörler dahil olmak üzere tümör boyutu ve invazyon durumunun
belirlenmesinde prediktif bir belirteç olabileceği değerlendirilmiştir. Vaka
sayısının arttırılması ile birlikte HN1L protein düzeylerinin değişimi ve
klinik parametreler arasındaki ilişkinin daha kapsamlı araştırılması düşünülmektedir.
Çalışmamız, Bursa Uludağ Üniversitesi Bilimsel Araştırma Koordinasyon Birimi
tarafından desteklenmiştir (Proje No: FHIZ-2021-602).
Female breast cancer has
become the leading cause of global cancer incidence, surpassing all other
cancer types. Therefore, there is a need for new approaches that increase the
success of treatment in breast cancer. Cancer stem cells are associated with
treatment resistance and metastasis, which are important problems in cancer
treatment. In this study, the availability of HN1L (hematopoietic- and
neurologic-expressed sequence 1-like) protein levels, which are involved in the
regeneration of cancer stem cells was investigated as a potential molecular
biomarker in common and rare breast tumor types. In this context, HN1L protein
levels were measured from plasma of 17 patients and from tumor and normal
tissues of 9 patients by ELISA method. Histopathological distribution in plasma
samples was invasive ductal (16) and mixed carcinoma (1); whereas the
histopathological distribution of tissue samples was invasive ductal (1),
invasive lobular (2), mucinous (1), tubular (1), mixed (3) carcinoma, and
malignant phyllodes tumor (1). Mean HN1L levels were measured as 1.63±0.88 in
plasma samples, 2.18±0.75 in tumor tissue samples and 2.71±0.88 ng/ml in normal
tissue samples. While a significant difference was observed between mean HN1L
levels in plasma and normal tissue (p<0.05), no significant difference was
found between mean HN1L levels in plasma and tumor tissue. Since tumor tissue
and plasma HN1L levels did not differ significantly, correlation analyzes were
performed by evaluating these data together. Accordingly, HN1L levels were
positively correlated with tumor size and invasion status (r=0.425; p<0.05,
r=0.449; p<0.05, respectively). As a result, it was evaluated that HN1L
levels could be a predictive marker in determining tumor size and invasion
status, including rare tumors. With the increase in the number of cases, a more
comprehensive investigation of the relationship between the change in HN1L
protein levels and clinical parameters is considered. Our study was supported
by Bursa Uludağ University Scientific Research Coordination Unit (Project No:
FHIZ-2021-602).