14. Uluslararası Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Sempozyumu , Rize, Türkiye, 26 - 28 Ekim 2021, ss.249-250
Bu çalışmanın amacı ortaokul öğrencilerinde cinsiyet, sınıf düzeyi,
okul başarısı, sosyal medyada paylaşım sıklığı, sosyal medyada geçirilen süre
ve problemli internet kullanımı (PIK) ile gelişmeleri kaçırma korkusuyla (FoMO)
arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın katılımcıları, Türkiye'de on
farklı okulda okulda öğrenim gören 718 öğrenciden oluşmaktadır. FoMO,
öğrencilerin özellikle sosyal medyada hiçbir şeyi kaçırmak istemedikleri için
gün içinde akıllı telefonlarını kullanmaktan kendilerini alamadıkları bir
durumdur. Öğrenciler akademik yaşamları boyunca kendilerini gerçek sosyal
etkileşimlerden kopuk bulabilir ve bir sosyal destek platformu arayışı içinde
olabilirler. Bu çalışmada, araştırma sorularını cevaplamak üzere üç farklı
ölçme aracından oluşan bir anket uygulanmıştır. Anket FoMO Ölçeği, Problemli İnternet
Kullanımı (PUB) Ölçeği ve demografik sorular olmak üzere üç ana bölümden oluşan
araştırma olgusunun ölçeği ve kişisel bilgi formundan oluşmaktadır. Anket, 2019
bahar döneminde bir ay boyunca çevrimiçi olarak uygulanmıştır. Nicel veri
analizi için SPSS paket 22.0 programı kullanılmıştır. Veriler normal
dağılmadığından verilerin analizinde parametrik olmayan testler kullanılmıştır.
PIU ölçeğinden alınan puanlar ile FoMO Ölçeği arasındaki ilişki için Spearman
Rho korelasyonu; demografik değişkenlere göre karşılaştırmalarda Mann Whitney U
ve Kruskal Wallis H testleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçları cinsiyet ile
FoMO arasında bir ilişki olmadığını göstermiştir. Sınıf düzeyi değişkenine
bakıldığında 5. sınıf öğrencilerinde FoMO düzeyinin en düşük, 6. sınıf
öğrencilerinde ise FoMO düzeyinin en yüksek olduğu belirlenmiştir. Akademik
başarı değişkenine göre FoMO düzeyinin 59 puan ve daha düşük ortalaması olan
öğrencilerde en yüksek, 100 puan ortalaması olan öğrencilerde en düşük olduğu
bulunmuştur. Sosyal medyada paylaşım sıklığı açısından ise paylaşım sıklığı
arttıkça FoMO düzeylerinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgu,
öğrencilerin sosyal medyada paylaşım yaptıklarında aldıkları beğeni ve yorumlar
sonucunda tekrar paylaşma zorunluluğu hissettiklerini göstermektedir. Bu
kuşağın bu paylaşımlar aracılığıyla sosyal medyadaki diğer bireylerle iletişim
kurduğu düşünülmektedir. Paylaşımlara aldıkları beğeniler kendilerini mutlu
ettikçe, bu mutluluğu sürdürmek için sosyal medyada daha fazla zaman harcadıkları
düşünülmektedir. Sosyal medyada geçirilen süre ile FoMO düzeyi arasında pozitif
ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca PIK düzeyleri ile öğrencilerin FoMO
düzeyleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bu çalışmanın
bulgularının yorumlanmasında dikkate alınması gereken birkaç sınırlılık vardır.
Araştırmadaki katılımcılar Türkiye'deki daha geniş nüfusu temsil etmeyebilir. Nicel
analizleri yaparken ve değerlendirirken anketlere verdikleri cevaplara göre ölçümler
yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemleri, PIK ve FoMO arasındaki nedenlerin ve
ilişkilerin daha derinlemesine açıklanmasına katkıda bulunabilir. Daha da
önemlisi, bireylerin mobil cihazlarını kullanırken geçirdikleri zamanı yanlış
algılama ve dolayısıyla harcanan zamanı yanlış yorumlama riski her zaman
vardır. Son olarak, çalışma kesitsel bir yönteme dayandığından ilişkilerin
nedenine yönelik daha derinlemesine araştırma yapmak gerekmektedir.