İlmi Tefsir Geleneğinin Kritiği: İbn Âşûr Örneğ


halil H.

Turkish Studies- Comparative Religious Studies, cilt.20, sa.2, ss.491-510, 2025 (TRDizin) identifier

Özet

Klasik ilmî tefsir metodu, Kur’ân-ı Kerîm’in evrensel ve çağlar üstü niteliğini vurgulamak amacıyla, bilimsel gelişmelerle metinsel unsurlar arasında bağlantılar kurmayı hedefleyen bir yaklaşım olarak tanımlanabilir. Bu metodun savunucuları, Kur’ân’ın yalnızca tarihsel bir metin olmadığını, aksine geçmişte keşfedilen ve gelecekte ortaya çıkacak tüm bilimsel gerçeklikleri kuşatan kapsayıcı bir rehber olduğunu öne sürmüştür. Bu perspektif, Kur’ân’ı insanlığın bilimsel birikiminin kaynak temeli olarak konumlandırma çabasıyla dikkat çeker. Ancak, metnin dini-ahlaki mesajının önceliğinin görece arka plana itilerek bilimsel bir okumaya indirgenmesi, bazı İslam düşünürleri tarafından eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Söz konusu eleştirel tutuma dolaylı bir örnek teşkil eden İbn Âşûr, ilmî tefsir geleneğini modern bilimsel perspektiflerle uzlaştırma çabasıyla öne çıkar. Onun yöntemi, bir yandan Kur’ân’ın nüzul döneminin dilsel, kültürel ve tarihsel bağlamını dikkate alarak metni bu çerçevede yorumlarken, diğer yandan dönemin bilimsel verileriyle uyumlu analizler üretmeyi amaçlar. Klasik ilmî tefsir ekolünden farklı olarak, İbn Âşûr’un yaklaşımı, ayetlerin lafzî ve bağlamsal sınırlarını aşan, metnin özüyle uyumsuz addedilen spekülatif yorumlardan kaçınır. Özellikle kevnî mucizelere dair ayetleri yorumlarken, dönemin bilimsel kapasitesini göz ardı etmeyen ve metnin semantik bütünlüğünü koruyan bir denge arayışı sergiler. Bu tutum, Kur’ân’ın ilahi mesajını tarihsel gerçeklikle uyumlu kılma çabasının yanı sıra, aşırı alegorik veya literalist okumalardan uzak durarak tefsir disiplinin metodolojik tutarlılığını koruma kaygısını yansıtır. İbn Âşûr’un bu sentezci tavrı, hem geleneksel tefsir mirasının sürdürülebilirliğini sağlama hem de modern bilimsel paradigmayla diyalogu sınırlı bir çerçevede sürdürme ihtiyacına cevap verme arayışı olarak okunabilir. İşte bu çerçevede bu çalışmanın amacı İbn Aşûr’un ilmi tefsir yönteminin, Kur’ân’ın bilimle olan bağlantısını nasıl şekillendirdiğini, klasik ilmi tefsir anlayışından hangi yönlerden ayrıldığını ve onun bakış açısının ilmi tefsir alanına nasıl katkı sağladığını analiz etmektir.
The classical method of scientific exegesis seeks to establish a connection between scientific advancements and the Qur'anic text, aiming to demonstrate that the Qur’an is a divine book beyond the confines of time and space. Proponents of this approach have taken it a step further, arguing that the Qur’an encompasses all past and future sciences, positioning it as the source of all knowledge. However, attributing such a role to the Qur'an, and transforming its content from a religious text into a scientific one, has drawn criticism from many Islamic intellectuals. One of those who, albeit indirectly, expressed this criticism through his interpretations of verses subject to scientific exegesis is Ibn Âshûr. His approach harmonizes the classical exegesis tradition with modern scientific perspectives. This method contributes both to the historical understanding of the Qur'an and offers new interpretations in interaction with the scientific developments of his time. However, unlike classical proponents of scientific exegesis, Ibn Âshûr prefers to interpret verses and cosmic miracles within their linguistic and historical contexts, avoiding extreme scientific interpretations that do not align with the linguistic or historical context of the verses. This study aims to analyze how Ibn Âshûr's method shapes the relationship between the Qur’an and science, where it diverges from classical scientific exegesis, and how his approach contributes to the field. Moreover, this paper is unique in that it includes Ibn Âshûr’s work, Al-Tahrîr wa'l-Tanwîr, in the realm of scientific exegesis, presenting him as a figure who integrates the Qur’an with modern sciences.