منشأ الحجية وأثره في الاختلاف الأصولي الإجماع أنموذجاً / Bir Şeyin Delil Değeri Kazanmasının (Hüccetin) Kaynağı ve Usûl-i Fıkıhtaki İhtilafa Etkileri“İcmâ Örneği”


Creative Commons License

Bulutlu Y., Abu Eid M. A. Y.

Kilitbahir / Çanakkale İlahiyat Fakültesi Dergisi, no.21, pp.1-16, 2022 (Peer-Reviewed Journal)

Abstract

Bu çalışma, fıkıh usulüne dair birbiri ile karşılıklı ilişkiye sahip problemleri açıklığa kavuşturmayı

amaçlamaktadır. Çalışma, usulcüler nazarında önemli delillerden biri olan icma’nın delil değerinin

kaynağını irdelemektedir. Çalışmanın giriş bölümünde “Hücciyyet/delil” ve “icma” terimlerinin lügat

ve ıstılah anlamları açıklanmaktadır. Ardından usulcülerin icma’nın delil değeri ile ilgili görüşleri,

icma’ya delil olma hüviyeti kazandıran kaynağı tanımlarken izledikleri metot, bu metodun tahlîlî ve

dayanak olarak gösterilen delillerin tespiti yapılmaya gayret edilmiştir. Yine, usulcülerin icmanın delil

değerini sınırladıkları noktalar, icmanın delil menşeine göre usulcülerin görüşleri tespit edilmiş ve

bunların üç farklı yaklaşımdan müteşekkil olduğu görülmüştür. Bunlar: İcmanın naklî yönüne vurgu

yapan geleneksel yaklaşım, naklî ve aklî yönüne vurgu yapan naklî-aklî delillerle destekleyen yaklaşım

ve sadece aklî yönüne vurgu yapan yaklaşımdır. Bu yaklaşım tarzlarının icma’nın bir delil kaynağı

olarak tanımlanmasındaki görüş ayrılıklarının uygulamaya etkileri ele alınmaya çalışılmış; bu görüş

ayrılıklarının semeresi, usul meselelerinde ortaya konulmaya gayret edilmiştir. Bahsedilen

meselelerden ikisi önemli olup birincisi; icma edenlerin tevatür sayısına ulaşmasının şart koşulması;

ikincisi ise önceki milletlerin icma etme meselesidir. Çalışmanın sonucunda icmayı naklî delillerden

dolayı delil değeri kazandığı görüşü usulcülerin genel bakışını yansıttığı, Cüveynî’nin ise icmaya daha

çok bir tür haber bildirim metodu olarak baktığı, yeterli sayıda kişinin haber birliği sağlandığında delil

değeri kazanacağı görüşünde olduğu tespit edilmiştir. O, böylece geçmiş ümmet icmalarının da delil

değeri taşıdığı sonucuna varmıştır. Diğer taraftan bir kısım usulcü icmanın delil değerini sadece tevatür

ve haber verenlerin sayısıyla yeterli görmediği, bunların hata etme ihtimali olduğunu ancak naklî

delille bu hatanın ümmet üzerinden kaldırıldığı görüşünde oldukları tespit edilmiştir.