TURKISH STUDIES, vol.16, no.3, pp.961-977, 2021 (Peer-Reviewed Journal)
Abstract: From prehistoric times to today, human beings have used the circle as a means of symbolic
expression in their mythological, religious and sociological expressions. The visual database of the history of
civilization is replete with many records of the integrative, powerful and impeccable symbolic quality of the
circle. From the circular phenomenon of the sun whose divine existence is questioned in primitive religions to
the iconographic elements of the gothic period, the circle is often a symbol of holiness in pictorial narratives.
Based on the circular gathering of communities in temples such as Göbeklitepe, a similar trend is also observed
in urbanization in the modern world. Circular arrangements, which are used for their strong symbolic structure,
especially from Gothic period works to miniatures, can be seen as an important composition type that contains
sociological data. The circle form of tondo paintings, which became widespread in parallel with the thought of
Early Renaissance and Humanism, suggests that the viewer is moved to the same affect as the artist with the
act of seeing the outside world from a circular frame, as well as the relationship with the circularity of seals,
money and jewelry from ancient times to the present. The perception of the external world, which has become
individualized in Renaissance paintings, is also a proof of the expression of humanism through the eyes of the
beholder. The perception of the external world, which has become individualized in Renaissance paintings, is
also a proof of the expression of humanism through the eyes of the beholder. The fact that the artists benefit
from the integrity of the circle form, which carries strong symbolic archetypes in terms of emotion and
expression, has led them to a different process in which they seek various ways of expressing this integrity. In
this process, the structure of the eye and the act of seeing were examined in various plastic analyzes of
modernism, and it began to be the main concern in the context of philosophy and ontology. Although the eye
is the starting point of perception, it has started to gain value as scientific data that reveals the communicative
power of the circular data of expression and as a subject that represents this power in art, and has been addressed
as a subject by many artists. In this study, a qualitative research method was used, the literature was searched
for the purpose of the study, the documents were examined and reliable internet sources were found. In the
context of research, the aim was to conduct a theoretical discussion about the the circle form approached as a
topic in art and a plastic conjunction, the act of seeing, and the relationship with the eye. For this purpose, it is
presented through the approaches in the works of the artists who treat the eye as a subject in the history of art.
Tarih öncesi çağlardan günümüze insanoğlu, mitolojik, dini ve sosyolojik dışavurumlarında simgesel
anlatımın bir yolu olarak daire formunu kullanmıştır. Uygarlık tarihinin görsel veri tabanı, daire formunun
bütünleştirici, güçlü ve kusursuz simgesel niteliğine dair birçok kayıtla doludur. İlkel dinlerde tanrısal varlığı
sorgulanan güneşin dairesel görüngüsünden, gotik dönemin ikonografik öğelerine kadar daire formu, resimsel
anlatılarda kutsallığın sembolü olmuştur. Göbeklitepe gibi tapınaklarda toplulukların dairesel bir düzende bir
araya gelmelerinden hareketle, benzer bir eğilimin modern dünyada kentleşmede gözlemlenen bir olgu
olduğuna da değinilebilir. Özellikle Gotik dönem eserlerinden minyatürlere kadar güçlü simgesel yapısı
nedeniyle başvurulan dairesel düzenler, sosyolojik veriler barındıran önemli bir kompozisyon türü olarak
görülebilir. Erken Rönesans ve Hümanizm düşüncesine paralel yaygınlaşan tondo resimlerin daire formu,
çağlar öncesinden günümüze mühür, para ve takıların daireselliğiyle ilişkisinin yanı sıra dairesel bir çerçeveden
dış dünyayı algılama anlamında da görme eylemiyle, izleyenin sanatçıyla aynı duygulanıma taşındığını da
düşündürmektedir. Rönesans resimlerinde bireyselleşen dış dünya algısı, hümanizma düşüncesinin görenin
gözünden ifade edilişinin de kanıtı niteliğindedir. Rönesans resimlerinde bireyselleşen dış dünya algısı,
hümanizma düşüncesinin görenin gözünden ifade edilişinin de kanıtı niteliğindedir. Sanatçıların duygu ve
dışavurum anlamında güçlü sembolik arketipler taşıyan daire formunun bütünlüğünden yararlanmaları, onları
bu bütünlüğü ifade etmenin çeşitli yollarını aradıkları farklı bir sürece sürüklemiştir. Bu süreçte modernizmin
çeşitli plastik çözümlemelerinde gözün yapısı ve görme eylemi irdelenmiş, felsefe ve ontoloji bağlamında
temel kaygı olmaya başlamıştır. Göz, algının başladığı nokta olmakla beraber ifadenin dairesel verilerinin
iletisel gücünü ortaya koyan bilimsel bir veri ve sanatta bu gücü temsil eden bir konu olarak da değer
kazanmaya başlamış, birçok sanatçı tarafından bir konu olarak ele alınmıştır. Bu araştırmada, nitel araştırma
yöntemi kullanılmış olup, araştırmanın amacı doğrultusunda literatür taranmış, dokümanlar incelenmiş ve
güvenilir internet kaynaklarına ulaşılmıştır. Araştırma bağlamında, daire formundan hareketle görme eylemi
ve göz ilişkisine, sanatta bir konu ve plastik bir bağlaç olarak yaklaşılmış, kuramsal bir tartışma yürütülmek
amaçlanmıştır. Bu amaçla sanat tarihinde gözü bir konu olarak ele alan sanatçıların eserlerindeki yaklaşımlar
üzerinden sunulmaya çalışmıştır.
Anahtar kelimeler: Sanat Tarihi, Geometrik formlar, Sembol, İmge, Daire, Göz