Nadir İki Pankreas Tümöründe MR Görüntüleme: Nöroendokrin ve Solid Psödopapiller Tümör


Öngen G., Candan S., Erdemli Gürsel B., Savcı G.

TÜRK MANYETİK REZONANS DERNEĞİ 26. YILLIK BİLİMSEL TOPLANTISI, Ankara, Turkey, 26 - 28 May 2022, pp.61-62, (Summary Text)

  • Publication Type: Conference Paper / Summary Text
  • City: Ankara
  • Country: Turkey
  • Page Numbers: pp.61-62
  • Bursa Uludag University Affiliated: Yes

Abstract

Amaç: Pankreasın nadir görülen nöroendokrin (NET) ve so-
lid psödopapiller tümörlerinin (SPT) retrospektif olarak Magnetik
Rezonans (MR) bulgularının kıyaslanması.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 10 yıl boyunca pankreas nöro-
endokrin tümör ve SPT tanısı bulunan hastaların MR bulguları de-
ğerlendirildi. Yerleşim yeri, hemoraji, psödokapsül, pankreas ve safra
yolu dilatasyonu ve T1-T2 ağırlıklı imajlarda sinyal intensiteleri, di-
füzyon ağırlıklı ve ADC (apparent diffusion coefficient) incelemeler
ile dinamik (arteriyel, portal venöz, denge fazı) incelemeler kıyaslan-
dı. Yaş, cinsiyet, klinik şikâyet, laboratuar değerleri değerlendirildi.
Bulgular: Toplam 15 hastada 15 lezyon (n: 8 NET (WHO grade
1-2, n:7 SPT) çalışmaya dahil edildi. 10 hasta kadın, 5 hasta erkekti.
Nöroendokrin tümör grubunun medyan yaş değeri 39 (yaş aralığı;
13-71), SPT grubunun ise medyan değeri 16 (yaş aralığı; 9-43)’ydı
(p=0.12). NET’lerde (n:5 hipoglisemi, n:1ishal, SPT’lerde (n:5 karın
ağrısı, n:1 karında şişlik) mevcuttu. NET’lerde (n: 4 insülin, n:1: gast-
rin yüksekliği) saptanırken, SPT’lerde laboratuar anormalliği saptan-
madı. NET grubunda ortalama tümör boyutu 15 mm, SPT’de ise
35mm idi (p=0.15). Yerleşim yerleri, kanal dilatasyonu, psödokap-
sül, T2A ve dinamik MR incelemelerde her iki grup arasında anlamlı
farklılık saptanmadı. T1A görüntülerde ise SPT grubunda 2 hastada
hiperintens görünüm mevcuttu. Difüzyon ağırlıklı görüntülemelerde
ADC değerleri kıyaslandığında; nöroendokrin tümörlerin ortalama
değeri 1,100 x10−3 mm2 /s (0,820-1,230), SPT lezyonlarında 0,685
x10−3 mm2 /s (0,400-0,960) olup, aralarında istatistiksel olarak an-
lamlı farklılık saptandı (p=0.001).
Tartışma: Nöroendokrin tümörlerin MR incelemelerde T1A imaj-
larda izo-hafif hipointens, T2A incelemelerde izo-hafif hiperintens
görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca NET’lerde hipervasküler boyanma
sıklıkla bildirilmiş olmasına rağmen, başka bir çalışmada, vakaların
yaklaşık %40’ının hipovasküler olduğu bildirilmiştir. Hipovasküler
NET’lerin ayrımı güç olabilmektedir.Solid psödopapiller tümörler ise
hemorajik içeriklerinden dolayı T1A ve T2A imajlarda farklı sinyal
intensitelerinde görülebilmektedir. SPT’lerde sıklıkla progresif-hete-
rojen boyanma paterni bildirilmiştir. Çalışmamızda her iki grupta en
sık görülen boyanma paterni progresif-heterojendi. Her iki grupta tü-
mörlerin boyanma özellikleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı.
Canellas ve ark.’nın NET’lerin gradeleri ve ADC değerlerini kıyas-
ladıkları çalışmada, WHO grade 2 tümörlerde ortalama ADC değe-
rini 1,300x10−3 mm2 /s, grade 3 tümörlerde ise 1,100x10−3 mm2 /s
olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise NET’lerde WHO grade
1 ve WHO grade 2 lezyonların ortalama ADC değeri 1,100x10−3
mm2 /s (0,820-1,230) iken, SPT’lerde 0,695x10−3 mm2 /s (0,400-
0,960) idi (p=0.001). Çalışmamızda NET WHO grade 3 lezyonlarda
operasyon öncesi MR görüntülemesi mevcut olmadığından kıyas-
lama Amaç: Pankreasın nadir görülen nöroendokrin (NET) ve so-
lid psödopapiller tümörlerinin (SPT) retrospektif olarak Magnetik
Rezonans (MR) bulgularının kıyaslanması.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 10 yıl boyunca pankreas nöro-
endokrin tümör ve SPT tanısı bulunan hastaların MR bulguları de-
ğerlendirildi. Yerleşim yeri, hemoraji, psödokapsül, pankreas ve safra
yolu dilatasyonu ve T1-T2 ağırlıklı imajlarda sinyal intensiteleri, di-
füzyon ağırlıklı ve ADC (apparent diffusion coefficient) incelemeler
ile dinamik (arteriyel, portal venöz, denge fazı) incelemeler kıyaslan-
dı. Yaş, cinsiyet, klinik şikâyet, laboratuar değerleri değerlendirildi.
Bulgular: Toplam 15 hastada 15 lezyon (n: 8 NET (WHO grade
1-2, n:7 SPT) çalışmaya dahil edildi. 10 hasta kadın, 5 hasta erkekti.
Nöroendokrin tümör grubunun medyan yaş değeri 39 (yaş aralığı;
13-71), SPT grubunun ise medyan değeri 16 (yaş aralığı; 9-43)’ydı
(p=0.12). NET’lerde (n:5 hipoglisemi, n:1ishal, SPT’lerde (n:5 karın
ağrısı, n:1 karında şişlik) mevcuttu. NET’lerde (n: 4 insülin, n:1: gast-
rin yüksekliği) saptanırken, SPT’lerde laboratuar anormalliği saptan-
madı. NET grubunda ortalama tümör boyutu 15 mm, SPT’de ise
35mm idi (p=0.15). Yerleşim yerleri, kanal dilatasyonu, psödokap-
sül, T2A ve dinamik MR incelemelerde her iki grup arasında anlamlı
farklılık saptanmadı. T1A görüntülerde ise SPT grubunda 2 hastada
hiperintens görünüm mevcuttu. Difüzyon ağırlıklı görüntülemelerde
ADC değerleri kıyaslandığında; nöroendokrin tümörlerin ortalama
değeri 1,100 x10−3 mm2 /s (0,820-1,230), SPT lezyonlarında 0,685
x10−3 mm2 /s (0,400-0,960) olup, aralarında istatistiksel olarak an-
lamlı farklılık saptandı (p=0.001).
Tartışma: Nöroendokrin tümörlerin MR incelemelerde T1A imaj-
larda izo-hafif hipointens, T2A incelemelerde izo-hafif hiperintens
görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca NET’lerde hipervasküler boyanma
sıklıkla bildirilmiş olmasına rağmen, başka bir çalışmada, vakaların
yaklaşık %40’ının hipovasküler olduğu bildirilmiştir. Hipovasküler
NET’lerin ayrımı güç olabilmektedir.Solid psödopapiller tümörler ise
hemorajik içeriklerinden dolayı T1A ve T2A imajlarda farklı sinyal
intensitelerinde görülebilmektedir. SPT’lerde sıklıkla progresif-hete-
rojen boyanma paterni bildirilmiştir. Çalışmamızda her iki grupta en
sık görülen boyanma paterni progresif-heterojendi. Her iki grupta tü-
mörlerin boyanma özellikleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı.
Canellas ve ark.’nın NET’lerin gradeleri ve ADC değerlerini kıyas-
ladıkları çalışmada, WHO grade 2 tümörlerde ortalama ADC değe-
rini 1,300x10−3 mm2 /s, grade 3 tümörlerde ise 1,100x10−3 mm2 /s
olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise NET’lerde WHO grade
1 ve WHO grade 2 lezyonların ortalama ADC değeri 1,100x10−3
mm2 /s (0,820-1,230) iken, SPT’lerde 0,695x10−3 mm2 /s (0,400-
0,960) idi (p=0.001). Çalışmamızda NET WHO grade 3 lezyonlarda
operasyon öncesi MR görüntülemesi mevcut olmadığından kıyas-
lama yapılamadı.Solid psödopapiller tümörlerde görülen difüzyonAmaç: Pankreasın nadir görülen nöroendokrin (NET) ve so-
lid psödopapiller tümörlerinin (SPT) retrospektif olarak Magnetik
Rezonans (MR) bulgularının kıyaslanması.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 10 yıl boyunca pankreas nöro-
endokrin tümör ve SPT tanısı bulunan hastaların MR bulguları de-
ğerlendirildi. Yerleşim yeri, hemoraji, psödokapsül, pankreas ve safra
yolu dilatasyonu ve T1-T2 ağırlıklı imajlarda sinyal intensiteleri, di-
füzyon ağırlıklı ve ADC (apparent diffusion coefficient) incelemeler
ile dinamik (arteriyel, portal venöz, denge fazı) incelemeler kıyaslan-
dı. Yaş, cinsiyet, klinik şikâyet, laboratuar değerleri değerlendirildi.
Bulgular: Toplam 15 hastada 15 lezyon (n: 8 NET (WHO grade
1-2, n:7 SPT) çalışmaya dahil edildi. 10 hasta kadın, 5 hasta erkekti.
Nöroendokrin tümör grubunun medyan yaş değeri 39 (yaş aralığı;
13-71), SPT grubunun ise medyan değeri 16 (yaş aralığı; 9-43)’ydı
(p=0.12). NET’lerde (n:5 hipoglisemi, n:1ishal, SPT’lerde (n:5 karın
ağrısı, n:1 karında şişlik) mevcuttu. NET’lerde (n: 4 insülin, n:1: gast-
rin yüksekliği) saptanırken, SPT’lerde laboratuar anormalliği saptan-
madı. NET grubunda ortalama tümör boyutu 15 mm, SPT’de ise
35mm idi (p=0.15). Yerleşim yerleri, kanal dilatasyonu, psödokap-
sül, T2A ve dinamik MR incelemelerde her iki grup arasında anlamlı
farklılık saptanmadı. T1A görüntülerde ise SPT grubunda 2 hastada
hiperintens görünüm mevcuttu. Difüzyon ağırlıklı görüntülemelerde
ADC değerleri kıyaslandığında; nöroendokrin tümörlerin ortalama
değeri 1,100 x10−3 mm2 /s (0,820-1,230), SPT lezyonlarında 0,685
x10−3 mm2 /s (0,400-0,960) olup, aralarında istatistiksel olarak an-
lamlı farklılık saptandı (p=0.001).
Tartışma: Nöroendokrin tümörlerin MR incelemelerde T1A imaj-
larda izo-hafif hipointens, T2A incelemelerde izo-hafif hiperintens
görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca NET’lerde hipervasküler boyanma
sıklıkla bildirilmiş olmasına rağmen, başka bir çalışmada, vakaların
yaklaşık %40’ının hipovasküler olduğu bildirilmiştir. Hipovasküler
NET’lerin ayrımı güç olabilmektedir.Solid psödopapiller tümörler ise
hemorajik içeriklerinden dolayı T1A ve T2A imajlarda farklı sinyal
intensitelerinde görülebilmektedir. SPT’lerde sıklıkla progresif-hete-
rojen boyanma paterni bildirilmiştir. Çalışmamızda her iki grupta en
sık görülen boyanma paterni progresif-heterojendi. Her iki grupta tü-
mörlerin boyanma özellikleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı.
Canellas ve ark.’nın NET’lerin gradeleri ve ADC değerlerini kıyas-
ladıkları çalışmada, WHO grade 2 tümörlerde ortalama ADC değe-
rini 1,300x10−3 mm2 /s, grade 3 tümörlerde ise 1,100x10−3 mm2 /s
olarak bildirmişlerdir. Amaç: Pankreasın nadir görülen nöroendokrin (NET) ve so-
lid psödopapiller tümörlerinin (SPT) retrospektif olarak Magnetik
Rezonans (MR) bulgularının kıyaslanması.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 10 yıl boyunca pankreas nöro-
endokrin tümör ve SPT tanısı bulunan hastaların MR bulguları de-
ğerlendirildi. Yerleşim yeri, hemoraji, psödokapsül, pankreas ve safra
yolu dilatasyonu ve T1-T2 ağırlıklı imajlarda sinyal intensiteleri, di-
füzyon ağırlıklı ve ADC (apparent diffusion coefficient) incelemeler
ile dinamik (arteriyel, portal venöz, denge fazı) incelemeler kıyaslan-
dı. Yaş, cinsiyet, klinik şikâyet, laboratuar değerleri değerlendirildi.
Bulgular: Toplam 15 hastada 15 lezyon (n: 8 NET (WHO grade
1-2, n:7 SPT) çalışmaya dahil edildi. 10 hasta kadın, 5 hasta erkekti.
Nöroendokrin tümör grubunun medyan yaş değeri 39 (yaş aralığı;
13-71), SPT grubunun ise medyan değeri 16 (yaş aralığı; 9-43)’ydı
(p=0.12). NET’lerde (n:5 hipoglisemi, n:1ishal, SPT’lerde (n:5 karın
ağrısı, n:1 karında şişlik) mevcuttu. NET’lerde (n: 4 insülin, n:1: gast-
rin yüksekliği) saptanırken, SPT’lerde laboratuar anormalliği saptan-
madı. NET grubunda ortalama tümör boyutu 15 mm, SPT’de ise
35mm idi (p=0.15). Yerleşim yerleri, kanal dilatasyonu, psödokap-
sül, T2A ve dinamik MR incelemelerde her iki grup arasında anlamlı
farklılık saptanmadı. T1A görüntülerde ise SPT grubunda 2 hastada
hiperintens görünüm mevcuttu. Difüzyon ağırlıklı görüntülemelerde
ADC değerleri kıyaslandığında; nöroendokrin tümörlerin ortalama
değeri 1,100 x10−3 mm2 /s (0,820-1,230), SPT lezyonlarında 0,685
x10−3 mm2 /s (0,400-0,960) olup, aralarında istatistiksel olarak an-
lamlı farklılık saptandı (p=0.001).
Tartışma: Nöroendokrin tümörlerin MR incelemelerde T1A imaj-
larda izo-hafif hipointens, T2A incelemelerde izo-hafif hiperintens
görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca NET’lerde hipervasküler boyanma
sıklıkla bildirilmiş olmasına rağmen, başka bir çalışmada, vakaların
yaklaşık %40’ının hipovasküler olduğu bildirilmiştir. Hipovasküler
NET’lerin ayrımı güç olabilmektedir.Solid psödopapiller tümörler ise
hemorajik içeriklerinden dolayı T1A ve T2A imajlarda farklı sinyal
intensitelerinde görülebilmektedir. SPT’lerde sıklıkla progresif-hete-
rojen boyanma paterni bildirilmiştir. Çalışmamızda her iki grupta en
sık görülen boyanma paterni progresif-heterojendi. Her iki grupta tü-
mörlerin boyanma özellikleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı.
Canellas ve ark.’nın NET’lerin gradeleri ve ADC değerlerini kıyas-
ladıkları çalışmada, WHO grade 2 tümörlerde ortalama ADC değe-
rini 1,300x10−3 mm2 /s, grade 3 tümörlerde ise 1,100x10−3 mm2 /s
olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise NET’lerde WHO grade
1 ve WHO grade 2 lezyonların ortalama ADC değeri 1,100x10−3
mm2 /s (0,820-1,230) iken, SPT’lerde 0,695x10−3 mm2 /s (0,400-
0,960) idi (p=0.001). Çalışmamızda NET WHO grade 3 lezyonlarda
operasyon öncesi MR görüntülemesi mevcut olmadığından kıyas-
lama yapılamadı.Solid psödopapiller tümörlerde görülen difüzyon
kısıtlama bulgusunun yüksek sellülarite ve hemoraji ile ilişkili olabile-
ceğini akla getirmektedir.
Sonuç olarak, NET’ler ile SPT’lerin ayrımında difüzyon ağırlıklı
incelemelerin yararlı olabileceği düşünülmekte, geniş serilerle ADC
değerlerinin desteklenmesi gerekmektedir. çalışmamızda ise NET’lerde WHO grade

1 ve WHO grade 2 lezyonların ortalama ADC değeri 1,100x10−3
mm2 /s (0,820-1,230) iken, SPT’lerde 0,695x10−3 mm2 /s (0,400-
0,960) idi (p=0.001). Çalışmamızda NET WHO grade 3 lezyonlarda
operasyon öncesi MR görüntülemesi mevcut olmadığından kıyas-
lama yapılamadı.Solid psödopapiller tümörlerde görülen difüzyon
kısıtlama bulgusunun yüksek sellülarite ve hemoraji ile ilişkili olabile-
ceğini akla getirmektedir.
Sonuç olarak, NET’ler ile SPT’lerin ayrımında difüzyon ağırlıklı
incelemelerin yararlı olabileceği düşünülmekte, geniş serilerle ADC
değerlerinin desteklenmesi gerekmektedir.kısıtlama bulgusunun yüksek sellülarite ve hemoraji ile ilişkili olabile-
ceğini akla getirmektedir.
Sonuç olarak, NET’ler ile SPT’lerin ayrımında difüzyon ağırlıklı
incelemelerin yararlı olabileceği düşünülmekte, geniş serilerle ADC
değerlerinin desteklenmesi gerekmektedir. psödopapiller tümörlerde görülen difüzyon

kısıtlama bulgusunun yüksek sellülarite ve hemoraji ile ilişkili olabile-
ceğini akla getirmektedir.
Sonuç olarak, NET’ler ile SPT’lerin ayrımında difüzyon ağırlıklı
incelemelerin yararlı olabileceği düşünülmekte, geniş serilerle ADC
değerlerinin desteklenmesi gerekmektedir.