Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Projesi


Creative Commons License

Bay D. N., Bay Y., Timur K., Turan S.

Türk Kültür ve Medeniyet Değerleri Yolunda, Öztürk Emiroğlu,Alev Önder, Editör, Kutlu Yayınevi, İstanbul, ss.106-133, 2021

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2021
  • Yayınevi: Kutlu Yayınevi
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.106-133
  • Editörler: Öztürk Emiroğlu,Alev Önder, Editör
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Çocuğun özgün kimlik ve kişiliğinin oluşumunda oyun belirleyicidir. Oyun, “belli bir amaca yönelik olan ve olmayan kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen, fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişimini temel alan gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir” (Dönmez Baykoç, 1992). Çocuk oyunları, toplumun inanç, edep, sanat ve kahramanlık gibi unsurlarını dile getiren, topluma özgü giysi ve oyuncaklarla oynanan ve çocukların akıl ürünü olan millî kültüre yönelik önemli bir unsurdur (Yamakoğlu, 2002). Bu nedenle kültürün aktarımında çocuk oyunlarının önemi büyüktür. Toplumun yaşadığı, paylaştığı ve zaman içerisinde geliştirdiği unsur olan kültür, oyun sayesinde gelecek nesillere aktarılmaktadır. Son yarım yüzyılda, Türk topluluklarında oynanan oyunların unutulmaya başlandığı görülmektedir (Esen, 2008). Kültürler içerisinde toplumların kendilerinin oluşturduğu bu oyunların toplanması ve topluma kazandırılması gerekmektedir (Yamakoğlu, 2002). Benzer şekilde oyuncaklar da toplumların kültürlerini, inanışlarını, dillerini ve yaşanan bölgenin özelliklerini yansıtmaktadır. Toplumların kültürel özelliklerini bu denli yansıtan oyuncaklar, kültürel bir iletişim aracı görevini de üstlenmektedir (Karaman ve Nas, 2012). Çocuk oyunlarına yönelik yapılan çalışmalar aynı zamanda kültürel çocuk oyuncaklarını da kapsamaktadır (Özbakır, 2009, Toksoy, 2010, Gürmen, 2012). Akbulut’a (2009) göre kültürel oyuncakların üretiminin Anadolu’da 17. yüzyıla dayandığını, Eyüp’te üretilen bazı minik darbukalar, saplı davullar, pek küçük olarak yapılmış beşik ve salıncaklar, kırbaç ya da kaytan sarılarak döndürülen topaçlar, kaynana zırıltıları, hacıyatmaz1ar, şakşaklar gibi birçok oyuncağın doğallıktan çıkarak gelişen endüstrinin etkisiyle yerlerini plastik oyuncaklara bıraktıklarını belirtmiştir. Endüstrinin etkisiyle değişen oyuncaklar çocukların sağlıkları açısından önemli bir sorun haline gelmiştir. Günümüzde endüstri oyuncaklarının kültürel oyuncakların yerini almaya başladığı göz önünde bulundurulduğunda kültürel oyuncakların eğitim ortamlarında ve sürdürülebilir ortamlarda kullanımına yönelik çalışmaların olması gerekmektedir (Karaman ve Nas, 2012). Son yirmi yılda bununla birlikte oyun ve oyuncaklara dair bazı derleme çalışmalarının yapıldığını görmekteyiz. Başal (2007), Türkiye’de unutulmaya başlanmış olan ve kültürümüze ait olan 21 oyunun derlemesini yapmış ve gelişen teknolojinin de etkisiyle çocukların kültürel oyunları ve oyuncakları unutmaya başladıklarını ortaya koymuştur. Özdemir (2005), Türk Çocuk Oyunları adlı çalışması sonucunda 284 ana oyun ve 1677 alt oyun türünü belirlemiştir. Ancak, bu oyunlar günümüz toplumlarında oynanmadığından her geçen gün daha da fazla unutulmaya başlanmıştır. Oysaki çocuğun birçok gelişim alanlarını destekleyen oyun eğitim içerisinde önemli bir yere sahiptir (Kaya, 2009). Özbakır (2009) yapım aşamasında insan eli değmemiş, birebir tabiatın sunduğu ve çocuklar tarafından oynanan oyuncakları, geleneksel Türk oyunları örnekleriyle ortaya koymaya çalıştığı araştırmasında; geleneksel Türk oyunlarının çocuklarda bedensel ve zihinsel gelişmeyi, gerek materyal hazırlama sürecinde gerekse, oyunların oynanma sürecinde geliştirdiğini ifade etmiştir. Geleneksel oyunların modern eğitim içerisinde uygulamalarına yönelik araştırmaların yapılmasını önermiştir. Esen (2008), Ahıska oyunlarını ortaya koyduğu araştırmasında Türk çocuklarının oyunlarının Türk kültürünü yansıttığını ve bu oyunların gelecek nesillere aktarılmasının kültürün devamlılığını sağlama açısından önemini belirtmiştir. Geleneksel çocuk oyunlarına yönelik Türk ve akraba topluluklarında bazı bölgeleri kapsayan çok az araştırmanın yapıldığı (Habibov & Sözen, 2005, Esen, 2008, Jafarova, 2010, Ersoy, 2010) görülmüştür. Oysaki Türk ve akraba toplulukları dünya üzerinde geniş bir coğrafyaya ve ortak değerlere sahiptir. Bu nedenle Türk dünyasında çocuk oyunları ve oyuncaklarının bütün Türk ve akraba topluluklarını kapsayacak şekilde ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. Ayrıca, Oğuz ve Ersoy’un (2004) araştırmalarında da önerdikleri gibi kültürel derleme çalışmalarının yanı sıra çocukların bilgi edinebilecekleri ve deneyim sahibi olabilecekleri müzelerin kurulmasına da ihtiyaç vardır.