"Yabancılarla" Dolu Bir Dünyada Beraber Yaşama Pratikleri Üzerine Bauman Bize Ne Söylüyor? Göç Olgusu Üzerinden Bir Değerlendirme


ERAYMAN İ. O.

International Journal of Social Inquiry, cilt.17, sa.1, ss.165-176, 2024 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 17 Sayı: 1
  • Basım Tarihi: 2024
  • Doi Numarası: 10.37093/ijsi.1424111
  • Dergi Adı: International Journal of Social Inquiry
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.165-176
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışma; savaşlar, kıtlık, iklim değişikliği gibi pek çok değişkenin zorlayıcı etkisiyle yerinden olan ve olacak milyonlarca kişiye yönelik sürdürülebilir beraber yaşama pratikleri geliştirmenin zorunluluğunu vurgulama kaygısıyla yazılmıştır. Çalışmanın bu temel kaygısıyla da bağlantılı olarak teorik arka plan olarak Bauman’ın düşünceleri merkeze alınmıştır çünkü Baumancı düşünce bakımından kapasitesinin sınırlarına dayanmış bir dünyada ötekine, bizden olmayana alerji duymadan beraber yaşamanın imkânlarını soruşturmak en temel meselelerden birisidir. Baumancı düşüncenin sunmuş olduğu teorik imkânları değerlendirerek çalışma, göçmenlerle sürdürülebilir beraber yaşam pratiklerini geliştirmenin günümüzde yalnızca ahlaki bir sorumluluk meselesi değil, aynı zamanda pratik bir ihtiyaç olarak da önümüzde durduğu sonucuna ulaşmıştır. Öyle ki, istenilsin ya da istenilmesin yaşam alanlarımızı göçmen, mülteci sığınmacı gibi yabancılarla paylaşmak artık çağımızın kaçınılmaz bir gerçeğidir.
This study has been written to emphasize the necessity of developing sustainable togetherness practices for millions of displaced people due to the compelling effects of many variables such as war, famine, and climate change. In connection with this main concern of the study, Baumanian thought is taken as the theoretical background. This is because, in terms of Baumanian thought, investigating the possibilities of living together without being allergic to the other in a world that has reached the limits of its capacity is one of the most fundamental issues. By evaluating the theoretical possibilities offered by Baumannian thought, the study concludes that developing sustainable togetherness practices with migrants today is not only a matter of moral responsibility but also a practical need. So much so that whether we want to or not, sharing our living spaces with strangers such as migrants, refugees, and asylum seekers is an inevitable reality of our age.