Sağlık Bilimlerinde Güncel Araştırmalar-2024, Assoc. Prof. Dr. Leyla TEKİN,Prof. Dr. Halit DEMİR, Editör, Livre.net , Lyon, ss.19-40, 2024
Beyin tümörleri, beyin dokusunda meydana gelen anormal hücrelerin
oluşumu ile karakterize edilen kitleler olup, Dünya Sağlık Örgütü’nün
merkezi sinir sistemi (MSS) Tümörleri Sınıflandırmasına göre
moleküler açıdan ele alınmaktadır (1, 2). Glioblastoma (GB), dünya genelinde
en sık rastlanan beyin tümörüdür. Terapötik yaklaşımların geliştirilmesi ve
uygulaması, tümörlerin konumları, kan beyin bariyerinin (BBB) varlığı, agresif
doğaları ve birbirleriyle etkileşimsel olarak oluşturdukları zorlu mikro çevreleri
nedeniyle oldukça karmaşık ve sınırlı olmasına rağmen temozolomid (TMZ)
bu zorlukların çoğunu aşabilen bir terapötik ajandır (3–14). Hücresel senesens,
yaşlanma sürecindeki hücrelerde meydana gelen moleküler değişikliklere
hücrelerin moleküler düzeyde verdiği Yaşlanma ile İlişkili Salgı Fenotipi (SASP)
gibi stres yanıtlarının oluşturduğu spesifik bir fenotip ile karakterize edilen
moleküler bir olaydır (15–18). DNA yapısında meydana gelen yaşlanmayla
ilişkili değişiklikleri, hücrenin çeşitli mekanizmalar aracılığıyla ATM ve ATR
mekanizmalarının gerçekleştirdiği gibi bu değişiklikler farklı görevlere sahip
proteinler dahil olmak üzere tolere etme mekanizmalarının varlığını gerektirir
(19–35). Beyin tümörleri dahil olmak üzere, kanser tedavisinde senesens
hücrelerini hedef almak için bu bağlamda hedefleyici ajanların mekanizmaları
ve SASP kaynaklı inflamatuar ortam gibi olası hücresel toksisiteleri uzun vadeli
değerlendirilmelidir (36–43). Bu nedenle, beyin tümörleri başta olmak üzere tüm
malignitelerde kullanılabilecek senolitik ve senomorfiklerin detaylı moleküler
yolaklardaki işlevlerinin anlaşılmasına ihtiyaç bulunmaktadır (44–56).