Klinik ve Kardiyovasküler Perfüzyon, Ali Kocailik,Tarık Demir, Editör, Galenos, İstanbul, ss.108-115, 2024
Kalp, iki atriyum (kulakçık) ve iki ventrikül (karıncık) olmak üzere dört odacıktan oluşur.
Kalbin her odasından ayrılmadan önce kanın içinden geçtiği bir kapak vardır. Kapaklar
kanın geriye doğru akışını engeller. Bu kapaklar, ventriküle kan girişinin ve ventrikülden
kan çıkışının tek yönlü olmasını sağlarlar. İki kapakçıklı mitral kapak dışında diğer (aort,
pulmoner ve triküspit) kapaklar üç kapakçıklıdır.
Dört kalp kapağı ve yerleşimleri şöyledir: Triküspit kapak; sağ atriyum ile sağ ventrikül (RV)
arasında, pulmoner kapak; RV ile pulmoner arter arasında, mitral kapak; sol atriyum ile
sol ventrikül (LV) arasında, aort kapağı; LV ile aort arasında bulunur.
Kalp kası kasılıp gevşerken, kapaklar açılıp kapanır ve kanın atriyumlar, ventriküller ve
büyük arterler arasında kontrollü geçişini sağlar. Kalp kapak hastalıkları kapak stenoz
(darlıkları) ve/veya regürjitasyonları (yetmezlik) içerir. Regürjitasyonda kapaklar tam olarak
kapanmaz ve kanın kapaktan geriye doğru akmasına neden olur. Bu, kanın ventriküllerden
(mitral ve triküspit kapaklarda) atriyumlara geri sızmasına veya kanın ventriküllere (aort ve
pulmoner kapaklarda) geri sızmasına neden olur. Stenozda kapakların yapısının bozulması,
sertleşmesi nedeniyle kapak açıklığı azalır. Kanın ventriküllerden veya atriyumlardan akışı
engellenir. Kalp, daralmış kapaklardan kanı geçirmek için artan bir kuvvetle pompalamaya
zorlanır.
Kalp kapaklarında aynı anda hem yetersizlik hem de darlık görülebilir. Ayrıca birden fazla
kalp kapağı aynı anda etkilenebilir. Kalp kapakları düzgün bir şekilde çalışmadığında
kalbin vücuda yeterince kan pompalama yeteneğini engelleyebilir. Kalp kapağı sorunları
kalp yetmezliğinin bir nedenidir.
Kapak hastalıkları doğuştan veya edinsel (yaşlanmaya bağlı dejenerasyon, infektif
endokardit, iskemi, kalp yetmezliği, hipertansiyon, travma) olabilir.
Kalp kapak hastaları asemptomatik olabilecekleri gibi nefes darlığı, çabuk yorulma,
halsizlik, çarpıntı, göğüs ağrısı, bayılma ve ödem gibi şikayetler de olabilir. Anamnez, fizik
muayene ve göğüs röntgeninden sonra klinik şüphe halinde asemptomatik kişilerde dahi
transtorasik ekokardiyografi ile kesin tanı koyulur. Tanının ayrıntılarını netleştirmek için
gerek görülürse transözofageal ekokardiyografi ile hastaya bir kamera yutturularak özofagus
komşuluğunki kalp daha yakından görüntülenebilir, gerekli ölçümler alınabilir. Tedavi şekli
(ilaç, cerrahi dışı girişimler, kapak operasyonu) ve zamanlamasına karar vermek için ihtiyaç
duyulabilecek diğer testler elektrokardiyografi, efor stres testi, 3 boyutlu ekokardiyografi,
kardiyak kateterizasyon, kardiyak manyetik rezonans görüntüleme yöntemleridir.