2. Uluslararası Fen, Matematik, Girişimcilik ve Teknoloji Eğitimi Kongresi, Bursa, Türkiye, 19 - 22 Kasım 2020, ss.35-36
Gürültü olgusu, rahatsızlık veren, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileyen sesler olarak
tanımlanmaktadır. Gürültünün okul binası içinde idareci, öğretmen ve diğer paydaşların sağlığını olumsuz
etkileyen bir kirlilik türü olduğu bilinmektedir. Fakat bu paydaşlar içinde “çocuklar”, toplumda gürültüye karşı
en savunmasız grup olarak kabul edilmektedir. Bunun nedeni çocukların gürültü kaynaklarını ve kendilerini
gürültüden nasıl koruyacaklarını bilmemeleridir. Bu bağlamda çocuklara gürültünün sağlığımız üzerindeki
olumsuz etkilerinin anlatılmasına okul öncesinden itibaren başlanmalıdır. Çalışmanın amacı “gürültü”
konusunda yazılmış bir çocuk kitabı yardımı ile ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin gürültü farkındalığı
kazanmalarını ve bu konuyu diğer alanlarla bütünleştirmelerini sağlamaktır. Çalışma 2019 Bahar döneminde
Bursa Nilüfer İlçesine bağlı bir ilkokulda görev yapan birinci sınıf öğretmeni ve bu öğretmenin 31 öğrencisi ile
gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte, yazar “Behiç Ak” tarafından kaleme alınmış olan “Uyurgezer Fil” adlı kitap
öğretmen tarafından öğrencilerine okunmuş, ardından öğrencilere kitapta yer alan kişi ve olaylar hakkında
sorular yöneltilmiştir. Gürültü kavramını sanat ile bütünleştirmelerine imkân vermek amacı ile öğrencilerden,
öyküdeki kahramanlar ve olaylar hakkında resim veya karikatür çizmeleri istenmiştir. Çalışma nitel araştırma
yöntemlerinden “durum çalışması” olarak kurgulanmıştır. Araştırmanın doğasına uygun olarak çalışmada: 1)
gözlem notları; 2) yarı-yapılandırılmış görüşmeler ve 3) öğrencilerin çizdiği resim ve karikatürler veri toplama
aracı olarak kullanılmıştır. Cevaplar incelendiğinde, öğrencilerin çevrelerindeki gürültü kaynaklarına örnek
olarak daha çok koridorda ve beden eğitimi dersinde bağırmalarını ve trafikten ve inşaatlardan gelen sesleri
verdikleri tespit edilmiştir. Hikâye sonunda verdikleri cevaplarda ise çok gürültü olduğunda birbirlerini
duyamayan kişilerin bağırmak zorunda kaldıklarını ve böylece bağırmayı alışkanlık haline getirdiklerini
vurgulamışlardır. Öğrencilerden, gürültüyü azaltmak için önerilerde bulunmaları istendiğinde doğayı, insanları
sevme, sağlık ve empati konularına değindikleri görülmüştür. Etkinliğin ardından öğrencilerin gürültü
tanımlarını yapabildikleri, gürültüye ve gürültü kaynaklarına bakış açılarını geliştirdikleri ve gürültü kavramına
karşı farkındalık oluşturdukları söylenebilir. Sonuç olarak, etkinliğin kapsamının genişletilmesi, gürültü
kavramının diğer disiplinlerle bütünleştirilerek daha çok öğretmenden görüş alınması ve materyal değişiklikleri
ile güçlendirilmesi önerilmektedir.