Endülüs’te Düşünmek: Bir Arada Yaşama Tecrübesinin Felsefe Tarihindeki Eseri ve Tesiri


Creative Commons License

Ensarioğlu S.

3. Uluslararası Dini Araştırmalar ve Barış Sempozyumu, Sevilla, İspanya, 17 - 22 Mayıs 2017, ss.208

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Sevilla
  • Basıldığı Ülke: İspanya
  • Sayfa Sayıları: ss.208
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

ENDÜLÜS’TE DÜŞÜNMEK: BİR ARADA YAŞAMA TECRÜBESİNİN

FELSEFE TARİHİNDEKİ ESERİ VE TESİRİ

Medeniyet, tarihin kaydettiği herhangi bir gerçeklik olmaktan çıkıp, tarihî olma mertebesine yükselen bir yapıyı ifade etmektedir. İslam medeniyeti, görünürlüğünü on beş yüzyıl boyunca hem maddî hem de manevî anlamda muhafaza etmesiyle tarihî olma yetkinliğini bilfiil ispat etmiş bir medeniyettir. Dinî ve kültürel açıdan çoklu bir yapıyı, ilkesel olarak ortak rızaya dayalı bir şekilde ayakta tutan İslam medeniyetinin tarihteki en önemli temsillerinden biri Endülüs’tür. Endülüs toplumsal mozaiğinin, medeniyet tarihindeki en değerli ve kalıcı yansıması ise düşünce tarihindeki çeşitliliktir. Bu çalışmada, Endülüs düşünce tarihindeki çeşitlilik, Yahudi inancına mensup olan düşünürler üzerinden analiz edilecektir. Bu amaçla, öncelikle Endülüs topraklarındaki toplumsal doku, özelde, Yahudi inancına mensup olanların sahip oldukları siyasi ve sosyal haklar bağlamında incelenecektir. İkinci olarak, Endülüs topraklarındaki ilmî canlılığa misal teşkil eden felsefî çalışmalarda, Yahudi filozofların etkinliği tetkik edilecektir. Endülüs’e intikal etmiş olan ilmî birikimden istifade eden Yahudi filozofların, Yahudi felsefesinin sistemli hale gelmesindeki kilit rolüne dikkat çekilecek ve barış temelli bir toplumsal düzenin, her kültürün kendi gelişimini sağlaması konusundaki ehemmiyeti izah edilecektir. Son olarak ise, Müslümanların yönetimindeki çok kültürlü yaşama tecrübesinin (convivencia) Katoliklerin hakim olduğu dönemlerde de bir süre devam ettiği hususu, bu dönemde yapılan entelektüel faaliyetler üzerinden takip edilecek ve Yahudi felsefe çalışmaları üzerinden örneklendirilerek analiz edilecektir. Netice olarak, çok kültürlülüğün bir medeniyetin inşa edebileceği en büyük eser olduğu ve bu eserin, siyasi güç değişimlerini aşabilecek boyutta bir tesirinin olduğu ortaya konulacaktır.