Amaç: Önemi belirsiz monoklonal gammopati (MGUS), 3 g/dL’den daha düşük bir konsantras- yonda bir monoklonal proteinin (M proteini) varlığı, %10’dan daha az monoklonal plazma hücre- si içeren kemik iliği ve miyelom tanımlayıcı olayların olmaması ile karakterizedir. Yakın zamanda İzlanda’da yapılan ve iStopMM adı verilen prevalans çalışmasında oluşturulan matematiksel bir prediktif model ile hastaları MGUS tanısı için gerekli olan kemik iliği biyopsisi işleminden kurtarabileceği gösterilmiştir. Bu çalışma ile MGUS tanılı hastaların tanı anı kemik iliği biyopsi sonuçlarının öngörülebilirliğini iStopMM risk modeli eşliğinde incelemeyi amaçladık. Hastalar ve Yöntem: 2010-2023 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Erişkin Hematoloji Bölümüne başvurmuş, önemi belirsiz monoklonal gammopati (MGUS) ve multipl miyelom (MM) tanısı konulmuş hastalar geriye dönük olarak incelendi. Immünglobulin (Ig) G, IgA veya biklonal MGUS veya MM tanılı olanların iStopMM risk modeline göre tanı anı kemik iliği plazma hücre oranlarının %10’nun üzerinde çıkma ihtimalleri değerlendirildi. Merkezimizde M protein düze- yine bakılmanın zorluklarından dolayı; ilk değerlendirmede M protein düzeyi, tutulan Ig düzeyi kabul edildi. İkinci değerlendirmede; IgG MGUS tanılı hastalar için tutulan Ig’nin 1/3’ü, IgA MGUS tanılı hastalar için tutulan Ig’nin 1/4’ü M protein düzeyi kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya toplam 60 hasta dâhil edildi. Kırk MGUS tanılı, 20 hasta ise kontrol grubu olarak MM tanılı idi. Hastaların %53.3’ü (n= 32) IgG/kappa, %28.3’ü (n= 17) IgG/lambda, %10’u (n= 6) IgA/kappa, %8.3’ü (n= 5) IgA/lambda tanılıydı. MGUS tanılı hastaların kemik iliği biyopsi- lerinde plazma hücre oranları ortanca %3 (0-10), MM tanılı hastalarda ise ortanca %61 (20-95) olarak bulundu. Yapılan ilk değerlendirmede iStopMM risk modeline göre MGUS tanılı hastaların tanı anı %10 üzeri plazma hücresi bulunması riski ortanca %76.8 (7-99.3), MM tanılı hastalarda ise ortanca %88.7 olarak tespit edildi. iStopMM risk skorlarına göre iki grup arasında istatistiksel fark bulunmadı (p= 0.136). İkinci değerlendirmede ise MGUS tanılı hastaların tanı anı %10 plazma hücresi bulunması riski ortanca %35.3 (1.5-96.1) olarak tespit edildi ve ikinci değerlendirmeye göre iki grup arasında istatistiksel anlamlılık bulundu (p< 0.001). Sonuç: Çalışmamızda, tutulan Ig düzeyinin M proteini kabul edilen modele göre, ikinci modelde M protein düzeyinin düşük tutulması, MGUS tanılı hastaları tanı anı kemik iliği biyopsi işlemi yapılmasından kurtaramamıştır. Hassas M protein ölçümünün yapılamadığı durumlarda MGUS tanısının konulması için kemik iliği biyopsisi plazma hücre oranının bilinmesi gerekmektedir. Matematiksel modeller ile MGUS tanısının kemik iliği biyopsisi olmadan konulabilir olması, biz hematologları zaman kaybından, hastaları da gereksiz invaziv işleme maruz kalmalarının önüne geçecektir.
Objective: Monoclonal gammopathy of undetermined significance (MGUS) is characterized by the presence of a monoclonal protein (M protein) at a concentration of less than 3 g/dL, bone marrow containing less than 10% monoclonal plasma cells, and absence of myelo- ma-defining events. It has been shown that a mathematical predictive model created in a prevalence study called iStopMM, recently conducted in Iceland, can save patients from the bone marrow biopsy necessary for the diagnosis of MGUS. In this study, we aimed to examine the predictability of bone marrow biopsy results at the time of diagnosis in patients with MGUS, in the context of the iStopMM risk model. Patients and Methods: Patients who applied to Uludağ University Adult Hematology Department between 2010-2023 and were diag- nosed with MGUS and MM were retrospectively analyzed. The probability of having a bone marrow plasma cell ratio above 10% at the time of diagnosis was evaluated according to the iStopMM risk model of those with a diagnosis of immunoglobulin (Ig) G, IgA or biclonal MGUS or MM. Due to the difficulties of measuring the M protein level in our center; in the first evaluation, M protein level and Ig level were considered the same. In the second evaluation; the M protein level was accepted as 1/3 of the Ig for patients with IgG MGUS and 1/4 of the Ig for patients with IgA MGUS. Results: A total of 60 patients were included in the study. 40 patients were diagnosed with MGUS and 20 patients were diagnosed with MM as the control group. Of the patients, 53.3% (n= 32) were diagnosed with IgG/kappa, 28.3% (n= 17) with IgG/lambda, 10% (n= 6) with IgA/kappa, and 8.3% (n= 5) with IgA/lambda. In the bone marrow biopsies of patients with MGUS, median plasma cell ratios were 3% (0-10), and median 61% (20-95) in patients with MM. In the first evaluation, according to the iStopMM risk model, the median risk of having plasma cells greater than 10% at the time of diagnosis in patients with MGUS was 76.8% (7-99.3), and in patients with MM, the median risk was 88.7%. There was no statistical difference between the two groups according to iStopMM risk scores (p= 0.136). In the second evaluation, the median risk of having 10% plasma cells at the time of diagnosis of patients with MGUS was found to be 35.3% (1.5-96.1), and statistical significance was found between the two groups according to the second evaluation (p< 0.001). Conclusion: In our study, lowering the M protein level in the second model compared to the model in which the retained Ig level was considered M protein could not save patients with MGUS from performing bone marrow biopsy at the time of diagnosis. In cases where precise M protein measurement cannot be performed, the bone marrow biopsy plasma cell ratio should be known in order to diagnose MGUS. The fact that the diagnosis of MGUS can be made without a bone marrow biopsy with mathematical models will prevent us hema- tologists from wasting time and patients from being exposed to unnecessary invasive procedures.