Değişen çocuk ve çocukluk: Çocuğun değeri


Öztürk A.

Türkiye çocuk yıllığı 2023: 100 yılın çocukluk tarihi, ÖNTAŞ TURĞAY,ŞİRİN MEMDUH CEMİL, Editör, Çocuk Vakfi Yayınları, İstanbul, ss.540-557, 2024

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2024
  • Yayınevi: Çocuk Vakfi Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.540-557
  • Editörler: ÖNTAŞ TURĞAY,ŞİRİN MEMDUH CEMİL, Editör
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Çocuğun değeriyle ilgili araştırmalar tarihsel olarak demografik ve ekonomik değişimlere odaklanmıştır. Becker (1991) çocukların ekonomik yönünü, Coale (1984) ise doğurganlık oranlarındaki değişimi açıklamıştır. Türkiye özelinde, Kağıtçıbaşı’nın öncü çalışmaları, 1950’lerdeki iç göçle birlikte aile yapısındaki dönüşümleri incelemiş; çocukların ekonomik, sosyal ve psikolojik değerlerini anlamada önemli bir çerçeve sunmuştur. Türkiye’de doğurganlık ve çocuk değerine ilişkin tutumları şekillendiren devlet politikaları (doğum teşvikleri, aile planlaması) ve kültürel yapılar, bireylerin çocuk sahibi olma tercihlerini doğrudan etkiler. Ulusal veri setleriyle yapılan araştırmalar (Temelli, 2022; Yavuz & Güllüpınar, 2019) Türkiye’de çocuğun ekonomik değerinin düştüğünü, buna karşın psikolojik değerinin hâlâ yüksek olduğunu göstermektedir. Kültürler arası çalışmalar (Trommsdorff & Nauck, 2005) modernleşmeyle birlikte çocuk sayısının azaldığını ve çocuğa biçilen anlamın değiştiğini ortaya koymuştur. Çocuğun değeri sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda kuşaktan kuşağa aktarılan kültürel norm ve değerlerin de ürünüdür (Ayçiçeği-Dinn & Kağıtçıbaşı, 2023). Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte geleneksel aile yapısı dönüşmüş; tek ebeveynli, çekirdek ailesiz ve geniş aile dışı yapılar daha yaygın hale gelmiştir. TÜİK verilerine göre bu aile formları artık daha fazla temsil edilmektedir. Aynı zamanda geniş ailelerin önemli bir kısmı yoksulluk sınırının altında yaşamakta olup bu durum, çocukların yaşam koşullarını olumsuz etkileyebilir ve çocuklara yönelik faydacı bakışta yeniden artışa neden olabilir. Gelecekte çocukların değerine ilişkin araştırmaların çok katmanlı yapılması gerekecektir. Artan ekonomik belirsizlik, kadınların eğitim düzeyinin yükselmesi ve işsizlik gibi faktörler doğurganlığı olduğu kadar çocukların değerini de etkiler. Göç olgusu da bu değeri şekillendiren önemli bir etmendir. Çocukların değeri, kültürel, yaşam biçimsel ve psikolojik etkenlerin etkileşimiyle belirlenir. Bu çerçevede Aile Değişim Modeli, farklı toplumsal ve kültürel bağlamlardaki değerlendirmelere rehberlik edebilir. Araştırmacıların tarihsel verilere dayalı, yöntembilimsel sınırlılıkları olan çalışmalardan ziyade, uzun süreli izlemler içeren, yüksek ekolojik geçerliliğe sahip, katılımcı temelli araştırmalara yönelmesi önerilmektedir. Demografi, sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi çoklu disiplinlerin iş birliğiyle yapılacak çalışmalar, çocuğun değeri konusundaki bilgi birikimini derinleştirecektir. Son olarak, aile politikalarının gelecekte başarıya ulaşabilmesi için aile yapısındaki çeşitliliğin ve üreme haklarına dair etik hassasiyetlerin gözetilmesi gerekir. Çocuğun değeri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, yalnızca bireysel ve kültürel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal politikaları şekillendirmede de etkili olacaktır. Gerçek ve sürdürülebilir değişim ancak bağımsız bilimsel bilgi üretimiyle mümkündür.