Kanuni Sultan Süleyman Dönemi ve Bursa, Burcu Kurt, Editör, Gaye Kitabevi, Bursa, ss.755-766, 2019
Beytü’l-mâl terimi, devlet hazinesi anlamına gelmekle birlikte; Osmanlılarda daha dar anlamıyla bu hazineye ayrılan gelirlerden sadece biri için de kullanılmıştır. Bu ikinci anlamıyla beytü’l-mâl, vârissiz ya da mirasının tamamını alabilecek nitelik ve sayıda vârisi olmadan ölenlerin terekelerinden devlet hazinesine kalan mallara işaret etmektedir. Beytü’l-mâl Emîni ise, bu mallara hazine adına el koyan görevlidir. Bu gelir kalemi mukataa olarak iltizama verilmek suretiyle işletilmiştir. Ancak, beytü’l-mâl mukataalarını tasarruf eden emînlere belirli bir yerdeki tüm beytü’l-mâl gelirleri bırakılmamış, emînlerin hangi mirası tahsil edebileceği merhumun ve öldüğü yerin malî ve idarî kimliğine göre değişiklik göstermiştir. Bursa Kadı Sicilleri içinde, 1558-1562 tarihli belgeleri bir araya getiren A 78 nolu defterde, Hudâvendigâr sancağındaki yönetim düzeni hakkında çok sayıda belge bulunmaktadır. Bu belgelerde sancağın selâtin evkafına ve padişah haslarına ayrılmış olan gelirlerinin fazlalığı sebebiyle ortaya çıkan parçalı idari yapısı, gözler önüne serilmiştir. Beytü’l-mâl gelirlerinin tasarrufu konusunda da bu idarî yapının etkileri bulunmaktadır. Bu çalışmada, başta yukarıda bahsedilen kadı sicili defteri ile Osmanlı kanunnâmelerine dayanılarak, Hudâvendigâr sancağında beytü’l-mâl gelirlerinin kimler tarafından, hangi şartlara göre, nasıl tahsil edildiği ele alınmıştır.