Oromandibular Defektlerin Rekonstrüksiyonunun Retrospektif Değerlendirilmesi


Creative Commons License

Şahin M. A., Çeçen S., Özgenel G. Y., Akın S.

Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi 46. Ulusal Kurultayı , Antalya, Türkiye, 23 - 27 Ekim 2024, ss.66-67, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.66-67
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Oromandibular defektler travma, enfeksiyon,

osteoradyonekroz ve en yaygın olarak da ağız boşluğu

ve alt yüzün rezeksiyon cerrahisinden kaynaklanır. Bu

defektler yüz görünümündeki olumsuz etkilerinin yanı sıra

çiğneme, yutma, konuşma gibi önemli fonksiyonlardaki

etkisi nedeniyle de oldukça önem taşır. Oromandibular

rekonstrüksiyonda amaç mümkün olduğunca orjinaline

benzeyen bir mandibular profil ile normal morfolojiyi yeniden

oluşturmak ve ağız fonksiyonlarını geri kazandırmaktır.

Mikrovasküler serbest flepler ile rekonstrüksiyon baş

ve boyun cerrahisi rekonstrüksiyonunda güncel olarak

kullanılan ilk tercihtir. Serbest fibula osteokutan flebi

günümüzde oromandibular defekt onarımında standart

olarak kullanılsa da kemik defektin yerine, rezeksiyonun

miktarına, hastanın genel durumuna ve rekonstrüksiyonun

gerekliliklerine göre serbest ALT flebi ve Radyal ön kol flebi

gibi serbest flep seçenekleri değerlendirilebilir. Serbest ALT

flebi uygun hastalarda intraoral döşeme için kullanılabilir,

geniş rezeksiyon yapılan hastalarda vastus kası ile birlikte

hazırlanarak şimerik flap olarak da kullanılabilmektedir.

Mikrovaskuler serbest fleplerin kullanılamayacağı

durumlarda pektoral flap gibi rejyonel flep seçenekleri de

değerlendirilebilir.

Bu çalışmanın amacı benzer defektleri bulunan hasta

grubunda farklı flep tercihleri ile elde edilen tecrübelerin

değerlendirilmesidir.

Materyal ve Yöntem: 2023-2024 yılları arasında

gerçekleştirilen oromandibular rekonstrüksiyon vakaları

retrospektif olarak değerlendirildi. Çalışma anabilimdalı

elektronik arşivinden yapıldı. Vakalar içerisinde serbest

vaskularize flepler ve rejyonel flepler ile oromandibular

defekt onarımı yapılan hastalar eklendi. Hastalar

yaş, cinsiyet, etyoloji, ek hastalıklar, defektin yeri ve

büyüklüğü, flap seçenekleri ve komplikasyonlar açısından

değerlendirildi. Tüm hastalar ameliyat öncesi planlanama

amacıyla BT anjiyografi ve Doppler USG ile olası flep

seçenekleri açısından değerlendirildi. Ameliyatta tümörün

ablasyonu sonrasında tümörsüz sınıra ulaşılması frozen

değerlendirme ile değerlendirildi. Böylece nihai defektin

ortaya çıkmasından sonra defektin özelliklerine göre flep

seçenekleri değerlendirildi.

Sonuçlar: Çalışmaya 2023-2024 Yılları arasında Uludağ

Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik

Cerrahi Anabilim dalında gerçekleştirilmiş 13’ü Erkek

2’si kadın olmak üzere 22-78 yaş arasında toplam 15

oromandibular defekt onarımı vakası dahil edilmiştir.

Çalışmaya dahil edilen vakalardan 13’ünü tümör

rezeksiyonu sonrası rekonstrüksiyon ihtiyacı olan hastalar

oluştururken, 1 travma hastası, 1 ilaç ile ilişkili osteonekroz

vakası çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların 13’üne serbest

mikrovasküler flep ile onarım yapılmış, 2 hastaya rejyonel

flep ile onarım yapılmıştır. 9 Hastaya serbest osteokutanöz

fibula flebi ile onarım gerçekleştirilmiş, 3 Hastaya vastus

kası ile birlikte şimerik olarak serbest anterolateral tigh flep

yapılmıştır, 1 hastaya vastus kası ile birlikte şimerik olarak

serbest anteromedial thigh flap yapılmıştır. 2 hastaya

Pektoral Flep kullanılarak rejyonel flep ile onarım yapılmıştır.

Yapılan 15 flapten 1 tanesi venöz problem nedeniyle

flep kaybı ile sonuçlandı. Yapılan onarımların toplam

başarı şansı %94’tür. Şimerik ALT-AMT flebi ile onarım

yapılan 4 hastanın tamamının takiplerinde flepler viable

olarak izlenmiştir. Serbest osteokutanöz fibula flebi ile

onarım yapılan 11 vakanın 1’inde flap kaybı izlenmiştir.

Kayıp sonrası rekonstrüksiyon plağı ve pektoral flep ile

rekonstrüksiyon sağlandı. Başka bir fibula flebi yapılan

olguda yara detaşmanı izlendi ve debridman ve sütürasyon

ile kontrol altına alındı. Diğer olgularda tükürük kaçağı,

yara detaşmanı ve minimal flep kayıpları izlenmedi.

Olgularda 3 ila 4. Hafta sonunda oral beslenmeye başlandı.

Tartışma: Baş boyun tümörlerinin yer aldığı önemli bir

bölüm olan alt 1 / 3 alanında gelişen desteklerde hem

mandibula defekti hem mukoza defekti hem de cilt defekti

gelişebilmektedir. Özellikle kemik defektinin eşlik ettiği

kompozit desteklerde benzer dokuların birbirinin yerine

kullanım prensibi göz önüne alındığında kemik defekti için

kemik doku diğer doku eksikleri için cilt ve kas dokusu rekonstrüksiyon da tercih edilmektedir. Kliniğimizde

bu tip defektler mevcut olması hâlinde hasta cerrahi

öncüsü güncel yüz BT ve alt ekstremite anjiyo BT ile

değerlendirilmektedir.

Genç, ek hastalığı az olan, mevcut tümörünün patolojinin

agresif olmadığı düşünülen, mandibula kondilinin

ablasyona dahil olmadığı ve alt ekstremite anjiyo BT’sinde

uygun damarsal yapı bulunan grupta ön planda fibula flebi

bile rekonstrüksiyon tercih edilmektedir. Fakat ileri yaş

grubunda, ek hastalığı bulunan, agresif patolojiye sahip

olan tümörlerde, mandibulanın önemli bölümünün eksize

edildiği durumlarda ön planda kas ve deri komponenti olan

regional ve serbest flap seçenekleri ön planda kullanıldı.

Bu grupta mandibula’nın önemli bölümünün eksize

edilmesine rağmen rekonstrüksiyon plağı ile sabitlenmeye

uygun segment kalması halinde cerrahi sonrası konforu

arttırmak ve deformiteyi azaltmak için plak ile fiksasyon

yapılmaktadır. Buna karşın çok geniş defekti olan, fiksasyonu

uygun segmenti bulunmayan veya kondilin eksize

edildiği durumlarda rekonstrüksiyon plağı kullanılmadı.

Anahtar kelimeler; mandibula, fibula flebi, rekonstrüksiyon

Anahtar Kelimeler: ; mandibula, fibula flebi,

rekonstrüksiyon