Frequency of Sexually Transmitted Pathogens in HIV- Positive Individuals


Creative Commons License

BOZDEMİR T., ÇİÇEK C., GÖKENGİN A. D., AYDEMİR S. Ş., ALTUĞLU İ., ÖNAL U., ...Daha Fazla

Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi, 2021 (Hakemli Dergi)

Özet

Amaç: Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, toplum sağlığı açısından önemli, sık görülen enfeksiyonlardır. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların önlenmesi, erken tanı konulması ve tedavi edilmesi, “Human immunodeficiency virus” (HIV) bulaşının kontrol altına alınmasında önemli bir yere sahiptir. Bu çalışmada, herhangi bir semptomu olmayan HIV pozitif kişilerdeki cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyon etkenlerini taramak ve etkenlerin HIV pozitif kişilerdeki sıklığını araştırmak amaçlanmıştır.

Yöntem: Eylül 2015 ile Nisan 2016 tarihleri arasında, 14’ü kadın (%15.6), 76’sı erkek (%84.4) olmak üzere cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar açısından asemptomatik olan 90 HIV pozitif kişiden vajinal ve üretral sürüntü örnekleri toplandı. Kişiler örneklerini kendileri aldı. Araştırmaya katılan olgular 20-69 yaş aralığındaydı (Medyan=36, SD=10.48). Örneklerden Neisseria gonorrhoeae, Chlamydia trachomatis, Trichomonas vaginalis, Mycoplasma genitalium, Mycoplasma hominis, Ureaplasma urealyticum, Ureaplasma parvum, Herpes simpleks virüs tip 1 ve 2, Human papillomavirüs gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (Real-time PCR) yöntemi ile araştırıldı.

Bulgular: HIV pozitif kişilerin 49’unda (%54.4) en az bir cinsel yolla bulaşan etken pozitif bulundu. Örneklerin 31’inde (%34.4) Human papillomavirüs, 20’sinde (%22.2) Ureaplasma urealyticum, 15’inde (%16.6) Ureaplasma parvum, 8’inde (%8.8) Mycoplasma genitalium, 8’inde (%8.8) Mycoplasma hominis, 5’inde (%5.5) Neisseria gonorrhoeae, 2’sinde (%2.2) Chlamydia trachomatis, saptandı. Trichomonas vaginalis, Herpes virüs tip 1 ve 2 klinik örneklerin hiçbirinde saptanmadı.

Sonuç: HIV pozitif kişilerin yaklaşık %55’inde bir veya birden fazla cinsel yolla bulaşan patojenler pozitif bulunmuş ve en sık etken olarak Human papillomavirus saptanmıştır. Bu durum, asemptomatik bireylerde bile etkene yönelik tarama yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu konuda ülkemizdeki farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalara gereksinim vardır.