ULUSLARARASI AKDENİZ HUKUK KONGRESİ 2022, Antalya, Türkiye, 4 - 06 Temmuz 2022, cilt.1, sa.8141406, ss.662-679
Anayasa’nın 56’ncı maddesinde yer
alan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, devlete bu hakkın korunması,
bu hakka yapılacak ihlallerin engellenmesi yükümlülüğü getirmektedir. Bu hüküm,
Ekolojik kamu düzeni kavramının anayasal temelini oluşturmaktadır. Anayasa
hukukunun somutlaşması idare hukuk yoluyla olur. Ekolojik kamu düzeninin
korunması amacıyla idari kolluk yetkilerine başvurulması bu hakkın korunması
için etkin bir yoldur. Anayasa’nın kabul
ettiği temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması rejimine göre, temel hak ve
hürriyetler ancak kanunla ve ilgili maddesinde belirtilen sebeple
sınırlandırılabilir. Buna karşılık Anayasa’da kamu düzeni kavramı genel bir
sınırlandırma sebebi olarak öngörülmediği gibi Anayasa’daki pek çok temel hak ve
hürriyetin ilgili maddesindeki sınırlandırma sebepleri arasında kamu düzeni yer
almamaktadır. Türk hukukunda bu hak ve hürriyetler bakımından ekolojik kamu
düzeni amacıyla yürütülecek idari kolluk faaliyetleri, anayasal temelden
yoksundur. İdari kolluk yetkilerinin amacı ve meşru sınırı olan kamu düzeni
kavramı hakkında yapılan tanımlara göre ekolojik kamu düzeni kavramının kabulü tartışmalıdır.
Klasik anlayış yeni kamu düzeni türlerini reddeder; dolayısıyla bu görüşe göre,
ekolojik kamu düzeni yoktur. Bu muhafazakar görüşün endişesi, kavramının
kapsamını genişletmenin idarenin temel hak ve hürriyetleri sınırlandırıcı
nitelikteki idari kolluk yetkilerinin genişlemesi ve idarenin bu yetkileri
amacı dışı kullanmasına zemin oluşturması tehlikesidir. Kanunlarda yeni tür
idari kolluk yetkilerini klasik anlayışın kabul ettiği unsurlarla
açıklayabilmek ise güçtür. Modern anlayış ise kamu düzeni kavramını bu şekilde
sınırlı kabul etmemekte, gelişen bir kapsamı olduğunu ileri sürmektedir. Bu
görüş ekolojik kamu düzeni kavramını kabul eder. Bu sayede yeni faaliyet
konuları içeren idari kolluk faaliyetleri yine kamu düzeni kavramı ile
açıklanabilecek ve aynı zamanda sınırlandırılabilecektir.
The right to live in a healthy and
balanced environment, included in Article 56 of the Constitution, imposes an
obligation on the state to protect this right and to prevent violations of this
right. This provision constitutes the constitutional basis of the concept of
ecological public order. The concretization of constitutional law takes place
through administrative law. Applying to administrative law enforcement
authorities in order to protect the ecological public order is an effective way
to protect this right. According to the regime of restriction of fundamental
rights and freedoms accepted by the Constitution, fundamental rights and freedoms
can only be limited by law and for the reason specified in the relevant
article. On the other hand, the concept of public order is not envisaged in the
Constitution as a general reason for restriction, and public order is not among
the reasons for restriction in the relevant article of many fundamental rights
and freedoms in the Constitution. In Turkish law, administrative law
enforcement activities to be carried out for the purpose of ecological public
order in terms of these rights and freedoms lack a constitutional basis.
According to the definitions made about the concept of public order, which is
the purpose and legitimate limit of administrative law enforcement powers, the
acceptance of the concept of ecological public order is controversial. Classical
understanding rejects new types of public order; therefore, according to this
view, there is no ecological public order. The concern of this conservative
view is the danger that expanding the scope of the concept of public order may
create a basis for the expansion of the administrative law enforcement powers
of the administration, which limit fundamental rights and freedoms, and the
misuse of these powers by the administration. It is difficult to explain the
new types of administrative law enforcement authorities in laws with the
elements accepted by the classical understanding. The modern understanding, on
the other hand, does not regard the concept of public order as limited in this
way, but argues that it has an evolving scope. This view accepts the concept of
ecological public order. In this way, administrative law enforcement
activities, which include new fields of activity, can be explained with the
concept of public order and limited at the same time.