ASES X. INTERNATIONAL SOCIAL SCIENCES CONGRESS, Niğde, Türkiye, 2 - 04 Mayıs 2025, ss.57-63, (Tam Metin Bildiri)
Dil, yalnızca iletişim için temel bir araç değil, aynı zamanda bireysel ve kolektif kimliğin hayati bir bileşeni olarak da hizmet eder. Kültürel anlatıları şekillendirir, sosyal bağlantıları ve siyasi dinamikleri etkiler. Birçok ulusta dil, ortak değerleri ve tarihleri yansıtan birleştirici bir güç olarak işlev görür. Ulusal kimlik bilincinin oluşmasında en önemli unsurun dil olduğu inkâr edilemez. Kadim Filistin topraklarının Siyonistler tarafından işgal sürecinde, sadece kutsal metinlerde yer alan İbranicenin Yahudiler arasında konuşma ve iletişim dili haline getirilmesi projesi, ulusal kimlik oluşturma sürecinin en önemli aşamalarından birini oluşturmuştur. Afro-Asya dilleri ailesinin Kuzeybatı Semitik dilleri koluna bağlı Semitik bir dil olan İbranice, geçmişte İbraniler ve İsrailoğulları tarafından konuşulmuş olup günümüzde Yahudilerin millî dilidir. Modern İbranice, 1921 yılında Birleşik Krallık yönetimindeki Filistin'de ve 1948 yılında kurulan İsrail Devleti'nde (Arapça ile birlikte) resmî dil olarak ilan edilmiştir. 19 Temmuz 2018'de İsrail Parlamentosunda yapılan oylamayla Arapça, İsrail'in resmî dilleri arasından çıkarılmış ve İbranice, İsrail'in tek resmî dili olmuştur. İbranicenin yeniden canlandırılması ve konuşulan bir dil haline getirilmesi projesi dünyada ender örneklerden birini oluşturmaktadır. İbranicenin bu aşamaya gelmesinde Eliezer BenYehuda (1858–1922)’nın yanı sıra çeviri ve çevirmenlerin önemli bir rolü olmuştur. Bu çalışmada, ulusal kimlik oluşumunda, ölü bir dil olan İbranicenin canlandırılmasında çeviri ve çevirmenlerin rolü üzerinde durulacaktır.