4th International Conference on Frontiers in Academic Research, Konya, Türkiye, 13 - 14 Aralık 2024, cilt.1, ss.309
Özet - 2003 yılında, 58. T.C. Hükümeti tarafından açıklanan Acil Eylem Planı ile dar gelirli vatandaşların kira öder gibi ev sahibi olmaları ve aynı zamanda kısa vadede en acil sorun olan işsizliğin azaltılmasına katkı sağlamak amacıyla konut seferberliği başlatılmıştır. Bu dönemin ardından, ekonomik ve yasal çerçevede çeşitli düzenlemeler yapılarak konut üretiminin hızlandırılması hedeflenmiştir. Bu süreçte, Toplu Konut Kanunu'nda yapılan değişikliklerle TOKİ'ye, hazineye ait arazilerin kullanımı, kamulaştırmalar, satış yetkisi ve ihale yoluyla veya gayrimenkul iştirakleri kurarak doğrudan konut üretimi yapma yetkileri verilmiştir. Ayrıca, 2007 yılında 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve 2012 yılında yürürlüğe giren Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile konut üretiminin artırılması yönünde önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu çalışma, bu gelişmeler ışığında Türkiye'nin son 10 yılındaki konut üretim süreçlerinin konut sahipliğine etkisini incelemektedir. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verilerine göre, 2014 yılında Türkiye'de konut, lojman, yazlık/mevsimlik ve kapıcı dairesi olmak üzere toplam 30.882.552 konut bulunurken, 2023 yılında bu sayı %33.73 artışla 41.300.000'a ulaşmıştır. 2014 yılında 21.091.075 olan hane halkı sayısı ise, 2023 yılında %24.74 artışla 26.309.332'ye yükselmiştir. TÜİK verilerine göre, 2014- 2023 yılları arasında toplam 17.168.081 konut için yapı ruhsatı düzenlenmiş ve bu yıllar arasında satılan toplam konut sayısı 13.632.315 olarak gerçekleşmiştir. Yine TÜİK verilerine göre, konut sahipliği oranı 2014 yılında %61.1 iken, 2023 yılında %56.2'ye gerilemiş; kiracılık oranı ise 2014 yılında %22.1'den 2023 yılında %27.8'e yükselmiştir. Sonuç olarak, Türkiye'de son 10 yılda konut üretimi ortalama hane halkı sayısının üzerinde gerçekleşmiş olmasına rağmen, ev sahipliği oranı düşmekte ve kiracılık artmaktadır. Bu bağlamda, ülkenin konut sorununa yaklaşımının, daha fazla konut üretmek yerine, üretilen konutların toplumun geneline yayılması üzerine odaklanması ve buna uygun politikalar geliştirmesi gerekmektedir.