Süt Ürünlerinde Fonksiyonel Katkılar Olarak Postbiyotiklerin Kullanımı


Kanat N., Yılmaz Ersan L.

III. Ulusal Sütçülük Kongresi, Ankara, Türkiye, 5 - 06 Ekim 2023, ss.55-56

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.55-56
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Fonksiyonel gıda, “temel beslenmenin ötesinde sağlık yararları sağlayan herhangi bir gıda ya da gıda bileşeni” olup, “nütrasötikler”, “terapötikler” “destekleyici gıda”, “medikal gıda”, “zenginleştirilmiş gıda”, “diyet gıda” gibi benzeri isimler ile de adlandırılmaktadır. Probiyotikler, prebiyotikler, fitokimyasallar, mikroalgler, çoklu doymamış yağ asitleri ve sülfür içeren bileşenler yeni nesil gıda formülasyonlarında en fazla kullanılan fonksiyonel bileşenler olarak kabul görmektedir. Fonksiyonel bileşenler arasında en fazla tüketilen grup olan probiyotikler, Uluslararası Probiyotikler ve Prebiyotikler Bilimsel Derneği (ISAPP) tarafından, “yeterli miktarlarda tüketildiğinde konakçıya sağlık yararı sağlayan canlı mikroorganizmalar” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, probiyotikler için “mikrobiyal”, “yaşayabilir” ve “sağlığa yararlı” gibi üç temel kriteri belirtirken çok çeşitli mikroorganizmaları ve uygulamaları da içermektedir. Probiyotikler bağırsak mikrobiyomunu modüle ederek çeşitli sağlık yararları sağlamaktadır. Bununla birlikte, canlılık kontrolleri gibi tekno-işlevsel sınırlamalar gıda ve ilaç sektörlerindeki potansiyel uygulamaları engellemektedir. Ayrıca son yıllarda yapılan çalışmaların, yeterli miktarlarda uygulandığında, inaktive probiyotik formundaki cansız bakterilerin de insan ya da hayvan tüketicisine fayda sağlayabildiğini kanıtlaması, probiyotikler ile ilgili olarak “postbiyotik” ve “paraprobiyotik” kavramlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Postbiyotikler, 2021 yılında ISAPP tarafından "konakçıya sağlık yararı sağlayan cansız mikroorganizmaların ve/veya bileşenlerinin bir preparatı" olarak tanımlanmıştır. Bu kapsamda, “fermantasyon sonucu oluşan metabolomikler”, “probiyotik hücre parçalanması sonucu oluşan mikrobiyal metabolitler” ve “mikrobiyal hücre duvarı bileşenleri” postbiyotikler tanımı içerisinde yer almaktadır. Ayrıca, enzimler, proteinler, lipitler, organik asitler ve polisakkaritler mikrobiyal metabolitler olarak; lipoteikoik asit, teikoik asit, peptidoglikan, hücre yüzeyi proteinleri mikrobiyal bileşenler olarak sınıflandırılmaktadır. Probiyotik ürünler ile karşılaştırıldığında hem depolama boyunca bakteri canlılığı ile ilgili endişelerin hem de soğuk zincir teknolojilerine olan yatırım ihtiyacının azalması gibi bazı teknolojik avantajlar sunan postbiyotikler, gıda güvenliği, biyoterapi ve fonksiyonel gıdalar alanında ingredient olarak kullanılabilecek yeni nesil terapötik ajanlar olarak kabul edilmektedir. Özellikle gıda endüstrisinde postbiyotiklerin uygulanmasına yönelik çalışmalar biyokoruma, aktif ambalajlama, gıda kaynaklı patojen biyofilm oluşumunun kontrolü ile zararlı kimyasal kontaminantların biyolojik olarak parçalanmasını içermektedir. Fermente süt ürünleri hali hazırda fermantasyon son ürünleri olarak postbiyotik bileşenleri içermektedir. Bununla birlikte postbiyotiklerin saflaştırılarak farklı süt ürünlerinde kullanımına yönelik çalışmaların sayısında kayda değer şekilde artış gözlenmektedir. Süt içerisine Lacticaseibacillus casei'den elde edilen postbiyotik ekstrakt ilave edilmesinin, antimikrobiyal etki göstererek Escherichia coli gelişmesini engellediği belirlenmiştir. Altın çilek (Cape gooseberry) suyu ve Escherichia coli Nissle 1917 kullanılarak üretilen yoğurtlarda oluşan postbiyotiklerin fonksiyonel etkileri incelendiğinde, depolama süresince postbiyotiklerin, yoğurtlarda toplam fenolik içerik ile antimikrobiyal, antitümör, antioksidan özellikleri arttırdığı belirlenmiştir. Lactobacillus acidophilus LA-5 (P-LA-5), Bifidobacterium animalis BB-12 (P-BB-12) ve her iki bakterinin kombinasyonu ultrafiltre peynir altı suyunda geliştirilerek postbiyotiklerin üretimi gerçekleştirilen bir çalışmada, saflaştırılan postbiyotiklerin, yüksek nem içeren Mozarella peynirinde antimikrobiyal etki gösterdiği ve ürünün raf ömrünü arttırdığı saptanmıştır. Lactobacillus curvatus P99 tarafından üretilen bakteriyosin benzeri maddeleri içeren hücresiz süpernatant içeren film kaplamaların, dilimlenmiş Prato peynirinde kullanılmıştır. Kullanılan postbiyotik Listeria monocytogenes'e karşı antimikrobiyal etki göstermiştir. Süt tozu ve bebek sütü formülasyonlarında aflatoksin detoksifikasyonu üzerine yapılan bir çalışmada, Lactiplantibacillus plantarum RM1 ve Lacticaseibacillus paracasei KC39'un hücresiz süpernatanları (postbiyotik), ölü hücreleri (parabiyotik) ve kapsüllenmiş hücreleri incelenmiştir. Çalışma sonucunda test edilen tüm mikotoksijenik suşlar, farklı probiyotik uygulamalara karşı duyarlılık göstermiştir. L. paracasei KC39'un biyoaktif maddeleri AFM1'in bozunma oranları üzerine daha etkili olurken aynı zamanda en iyi AFB1 azalmasını sağlamıştır. Lactobacillus suşlarından elde edilen postbiyotikleri (hücresiz fraksiyon) içeren fermente sütün farelerde, Salmonella enfeksiyonuna karşı koruyucu ve immünomodülatör etki gösterdiği tespit edilmiştir. Postbiyotiklerin süt ürünlerinde kullanımına yönelik çalışmalar sınırlı sayıda olup daha çok antimikrobiyal özellikleri üzerine odaklanılmıştır. Bu kapsamda yeni nesil biyoterapötik katkılar olarak, postbiyotiklerin süt ürünlerinin tekno-fonksiyonel özellikleri üzerine etkisinin inceleneceği daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.