AKIL, ÖZNE VE ÖZGÜRLÜK: MODERN ÇAĞIN ÖZGÜRLEŞİM VAADİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME


Tunç S.

BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ HUKUK GÜNLERİ , 24 - 26 Mayıs 2021, ss.54-55

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Sayfa Sayıları: ss.54-55
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Modernite pek çoklarına göre baskı ve tahakkümden özgürleşim istemini ve vaadini içerir. Bilen özneyi ve işlevselliği vurgulayan modern rasyonalite ile özgürlük idealinin beraberce ele alınması, bu iki temel kavramın moderniteye özgü tarihlerini ve hikayelerini ortaklaştırmıştır. Batı düşünce geleneğinin yabancı olmadığı akıl/özgürlük ilişkisinin modern varyantı hem modern-araçsal aklın buyruğu hem de radikal bir bireycilik ve öznelliğe varan soyut ve yalıtık özne algısı nedeniyle eşi görülmemiş bir tahakkümün işlemesine neden olmaktadır. Böylece modern dünya anlayışının çift kutuplu yapısı eleştirilerin ve dönüşüm taleplerinin odağı haline gelmiş, modernitenin kurucu terimleri ile özgürlük idealinin ilişkisi üzerine yeniden düşünen ve bu ilişkinin anlamını yorumlayan zengin bir literatür oluşmuştur. Özgürlük anlayışı dünya ve dünya içinde yaşayanlarla ilişkimizi büyük ölçüde belirler. Dolayısıyla özgürlüğü bir birey/özne ve hakimiyet meselesi olarak ele almanın da birtakım hayati sonuçları vardır: Modern paradigmanın öznesi hem tahakküm eden hem de zapt edilendir. Akıl, rasyonalite ve özgürlük ilişkisinin yorumlanma ve uygulanma biçiminin modernitenin başlıca vaadi olan özgürleşim idealini yerine getirmesine nasıl engel oluşturduğunu ve belki de vaadin formüle edilişinde ne tür problemlerin olduğunu görmek için üç tartışma hattı takip edilecektir. Modern özgürlük tartışması ve deneyimi, öznellik/nesnelleştirme, özerklik/determinizm ikiliği arasındaki gerilimin etkisi altında şekillenmiştir. Bilimsel yasallık paradigması ile bireysel özgürlük ideali çatışan algılar olarak modern düşüncede bir yarılma meydana getirmiştir. Evrenin ve toplumun sırlarına nüfuz edebilen ve bunları dönüştürme gücüne sahip “özgür insan” projesi ile bilimsel determinizm tarafından yönetilen “rasyonel bir düzen” anlayışının beraberce ele alınmasındaki zorluklar modern özgürlüğe ilişkin ilk tartışma konusunu oluşturur. İkinci mesele, araçsal akla dayalı özgürlüğün paradoksudur. Bu paradoks, özgürlüğün bilimsel kontrol, araçsal akıl ve (hem içsel hem de dışsal) doğayı dönüştürme ve hakimiyet altına alma aracılığıyla tarif edilmesinin eninde sonunda özgürlük yitimine yol açacağıdır. Üçüncü başlık, özgürlüğün bireyin bir niteliği olarak görülmesinin sonuçlarına ilişkindir. Özgürlüğün öznelleştirilmesi, esas olarak doğal haklar (günümüzde insan hakları) söyleminin unsuru haline getirilmesi negatif yahut liberal özgürlük anlayışının önemli bir özelliğidir ve baskıcı iktidara cevap niteliği taşımaktadır. Bu özgürlük anlayışının iktidarın sadece baskıyla değil arzuların üretimi ile işlediği çağdaş toplumlarda kendi istemlerini gerçekleştirmeye yeter olup olmadığı tartışılacaktır. Modernist anlamda özgürlük ya da özerkliğin reddi ya da kurumsal olarak sahiplenilmesinden çok insan özgürlüğünün ve bunun sosyal ve doğal çevre dünyayla ilişkisinin radikal olarak yeniden düşünülmesi, modern özgürlük anlayışlarının dünyayı yorumlama tarzımızla ilişkisini ortaya çıkarabilir. Özgürlük liberal yahut negatif özgürlük anlayışlarının kavradığı gibi bireyin bir niteliği ya da hakkı değil, bireyi dışarıya açan bir ilişkidir. Dışarısı ontolojik anlamda Varlık ve varolanların içinde yer aldığı dünya, siyasal ve toplumsal anlamda kamusal alan olarak tarif edilebilir. Özgürlük pozitif özgürlük anlayışlarında olduğu gibi içsel ya da dışsal doğaya hakimiyet olarak da anlaşılamaz. Böylesi bir özgürlük anlayışı paradoksal biçimde özgürlük kaybıyla neticelenir. O halde özgürlük “bir şeyden özgürlük” ya da “bir şeye özgürlük” olarak değil “dünya içinde” özgürlük olarak kavranmalıdır. Pozitif ve negatif özgürlük anlayışları bu temel ilişkinin türevleri olarak görülmelidir.