Maksilla ve Mandibula Yerleşimli Odontojenik Kistlerin Cerrahi Sonrası Defekt Gelişiminde Prognostik Faktörlerin İncelenmesi


Duman F., Mete U., Demir U. L.

18. Türk Rinoloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 25 - 28 Nisan 2024, ss.19-20

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.19-20
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Maksilla ve mandibulada oluşan odontojenik kistlerin; cerrahi tedavisinden sonra, ağız içerisinden yapılan cerrahi insizyonun iyileşme durumlarını ve olası prognostik faktörlerini incelemektir.

Gereç-Yöntem: Çalışmaya; hastanemizde, 2015-2024 yılları arasında, benign odontojenik kist nedenli, oral yaklaşımla opere edilen 27 hasta dahil edilmiştir. Hasta grubunun; yaşları, sigara kullanımları, komorbiditeleri, nötrofil/lenfosit oranları (NLR), platelet/lenfosit oranları (PLR), sistemik immün-inflamasyon indeksleri (SII) ve cerrahi sonrası oluşan defektleri araştırılmıştır.

Bulgular: Hasta grubu; 8 (%29.6) kadın 19 (%70.4) erkek hastadan oluşmaktadır. Ortanca yaş, 40.4 (8-73) tür. Histopatolojik raporlar incelendiğinde 18 (%66,6) odontojenik kist, 7 (%25,9) radiküler kist, bir (%3,75) nazopalatin kist ve bir (%3,75) dentijinöz kist sonuçlarına rastlandı. Hastaların takiplerinde; 15 (%53.5) hastada; insizyonun, primer sütürasyonla kapanmış olduğu görüldü. 12 hastada defekt gelişimi izlenmiş olup; 7 (%25) hastada yeniden süturasyon ve sekonder iyileşme ile, 5 (%21.5) hastada ise bukkal mukozadan flep çevrilerek insizyon yeri ve kaviter alan kapatıldı. 8 hastada komorbidite varlığına rastlandı (%29,6). Bu hastalar içerisinde bir (%12.5) diyabetes mellitus (DM), iki (%25) hipertansiyon, bir (%12.5) koroner arter hastalığı (KAH), bir (%12.5) KOAH, ve iki (%25) DM ve KAH kombinasyonuna rastlandı. Bir hastada (%12.5) ise retinablastom tanısı ile kemoterapi öyküsü mevcuttu. Komorbid hastalıkların varlığı ile defekt gelişimi araştırıldığında anlamlı bir ilişki bulunamadı (p= 0.423). Sigara kullanan 12 hastada defekt oranı; 9/12, ve kullanmayanlar içerisinde defekt oranı 3/15 olarak saptandı. Sigara kullanımının defekt gelişimi üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğu görüldü (p= 0.0136).Kist boyutu için optimal kesim değeri ROC analizi kullanılarak 2.4 cm olarak belirlendi. Bu değere göre hastaları 'büyük' ve 'küçük' kategorilerine ayırıldı. Defekt gelişimi olan 10 hastada büyük kistlerin olduğu görüldü ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşturduğu saptandı (p=0.0473). Hasta grubunun; NLR, PLR, ve SII için ROC analizi kullanılarak optimal kesim değerleri hesaplandı ve bu değerlere göre yüksek ve düşük olarak kategorize edildi.19 hastada yüksek NLR düzeyi ölçüldü. Bu hastaların 11 tanesinde defekt gelişimi izlendi. Yüksek NLR düzeyi, defekt gelişimi açısından istatistiksel düzeyde anlamlı bulundu (p= 0.043). 4 hastada yüksek PLR düzeyi ölçüldü. Bu hastaların 3 tanesinde defekt gelişimi izlendi. Yüksek PLR düzeyiyle, defekt gelişimi açısından istatistiksel düzeyde anlamlı ilişki bulunamadı (p=0.294). 9 hastada yüksek SII ölçüldü. Bu hastaların 7 tanesinde defekt gelişimi olduğu görüldü. Yüksek SII, defekt gelişimi açısından istatistiksel düzeyde anlamlı bulundu (p=0.037).

Sonuç: Oral mukoza girişimlerinden sonra oluşan defektlerin rekonstrüksiyonunda; hastanın yaşı, sigara kullanımı, komorbid hastalıkları, kist boyutu ve yerleşim yeri, immün parametrelerin göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünmekteyiz. Rekonstrüksiyon planlamasında bu parametrelerin faydalı olacağı kanaatindeyiz.