Hitit İlahiyat Dergisi, cilt.20, sa.2, ss.775-804, 2021 (ESCI)
Asıl, İslam Hukukunda farklı anlamlarda ve amaçlar için
kullanılan merkezi terimlerdendir. Hanefi fıkıh tarihinde ferî hükümlerin
dayanağı kabul edilen asılları belirleme faaliyetinin ilk müstakil ürünleri
IV./X. asırda ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu konuda elimize ulaşan ilk eser
Ebu’l-Hasen el-Kerhî’nin usûl ve fürûa ilişkin bazı kâide ve zâbıtları ihtiva
eden Risâle fi’l-usûl’üdür. Kerhî’nin öğrencisi Cessâsʼın fıkhî mesâisinde de asılları belirlemenin merkezî bir mesele olduğu görülmektedir. Onun el-Füsûl
fi’l-usûl’ü Hanefi mezhebinin asıllarını tespit eden ilk fıkıh usûlü
kitabıdır. Cessâs fürûa dair eserlerinde de asılları tespit etmeye büyük önem
vermiş, asıllara sık sık müracaat etmiş ve onu etkili şekilde kullanmıştır.
Mezhepte etkili olan asılları tespit etmek kadar onların
mâhiyetini ve işlevini belirlemek de önemlidir. Zira asıllar hakkında bütüncül
bilgi edinmek, onların mâhiyetini ve işlevini bilmeye bağlıdır. Bu çalışmada
Cessâs’ın Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî isimli eserindeki asıl
teriminin mâhiyeti ve asılların işlevleri incelenmektedir. Cessâs’ın asıl
terimini şerî delil, müteârız delillerden râcih ve hükme kaynaklık eden esas
delil, makîsün aleyh, illet, icmâ veya katî nasla sabit şerî hüküm, fıkıh ve
fıkıh usûlü kâidesi ve zâbıt anlamında kullandığı görülmektedir. Fıkıh usûlüne
dair asılların çoğu deliller arası teâruz ve tercih; haber-i vahidleri kabul
şartları ve kıyasla ilgilidir. Bazen asılla bu anlamların birden fazlası aynı
anda kastedilmektedir. Asılın çoğulu olan usûl terimi de ekseriyetle fıkhî
hüküm, bazen de nas ve icmâ anlamında kullanılmaktadır. Fıkhî hüküm anlamındaki
usûl terimi, Hanefi fakihlerin veya genel olarak fukahânın ittifak ettikleri ve
dolayısıyla fıkhın temel meseleleri ve bunlara dair hükümler için
kullanılmaktadır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla usûl, sadece bir yerde fıkıh
usûlü ilmi manasında kullanılır.
Cessâs’ın adı geçen eserindeki asılların farklı
işlevlerinin olduğu görülür. Bunların başında, benimsenen fıkhî hükmü
delillendirmek gelmektedir. Bazen bir hükmü temellendirmek için çok sayıda asıl
birlikte işletilir. Karşıt görüşün hatalı olduğunu ispat etmek için de asıllar
devreye sokulur. Cessâs haber-i vâhidleri kabul hususunda asılları kriter kabul
etmekte, asıllara muhâlefeti, rivayetleri reddetmenin gerekçesi olarak takdim
etmekte, öte yandan rivayetleri kabul açısından “asıllara/usûle uygunluk” ile
“asıllara kıyasa/kıyâsu’l-usûle uygunluk” arasındaki farka da dikkat çekmektedir.
Keza teâruz halindeki hadisler arasında tercih yapılırken de “asılların
şahitliğine” başvurulmaktadır. Burada tanıklığına başvurulan asıllarla genel
ilkelerden ziyade tikel meselelerle ilgili şerî deliller veya bu delillerle
sabit hükümlerin kastedildiğini görülmektedir.
Cessâs
vasfın illet olmaya elverişliliğinin, asıllardaki teʼsirine ve asıllardaki
hükümlerin o vasfa bağlanıp bağlanmadığına göre tespit edileceğini ifade
ederek, illeti belirlemede de asılların belirleyiciliğine vurgu yapar. Asıllara
eserde yer verilmesinin amaçlarından bir diğeri ferî hükümlerin temelindeki
genel ilkelere işaret ederek, tikel hükümlerle genel ilkeler arasındaki
irtibatı tesis etmek, mezhep birikiminin birtakım genel ilkeler üzerine inşâ
edilen tutarlı ve bütüncül bir yapı olduğu orta koymaktadır. Fakihler
arasındaki ihtilafların kökenini tespit etmek ve ayrıca benzer meseleler
arasındaki hüküm farklılıklarını açıklamak da asılların önemli işlevlerindedir.
Asılların son iki işlevi göz önünde tutulduğunda Şerhu Muhtasari’t-Tahâvî
ve benzer eserlerdeki bu türden asılların, kavâid, tahrîcü’l-fürû ale’l-usûl,
hilâf ve furûk gibi fıkhın alt disiplinlerinin oluşmasına öncülük ettiği ve
onlara malzeme sunduğu söylenebilir. Asıllar mezhep içi tercihlerde de bir
tercih sebebi olma işlevi görmüştür. Son olarak fakihlerin bir mesele
hakkındaki görüşlerini tespit ederken ve bir görüşün gerçekte kime ait olduğunu
belirlerken de asıllara müracaat edilmektedir.
Aṣl (plural: uṣûl) is one of the central terms used in Islamic Law
with different meanings and purposes. The first works identifying and compiling
the uṣûl accepted as the basis of the provisions of the
Hanafi madhhab began to appear in the 4th/10th century. The first work we have on this subject is
Abû al-Ḥasan al-Karkhî’s Riṣâla fi'l-Uṣûl, which contains some general principles regarding uṣûl and furû. It is seen that determining the uṣul is a central
issue in the works of Jaṣṣāṣ, who was a student of al-Karkhî. His work al-Fuṣûl fi'l-uṣûl is the first book to identify the uṣul of the Hanafi
madhhab in the context of islamic legal methodology. Jaṣṣāṣ gave great importance to determine the uṣûl of the madhhab in his works on furû, for
example, he used the “aṣl” effectively and intensively in Sharḥu Muḫtaṣar al-Taḥâvî.
It is important to identify the uṣûl that are influential in a Hanafi madhhab one
by one, and it is also important to determine the nature and function of these uṣûl. Because obtaining a holistic knowledge about
the uṣûl, depends on knowing their nature and function. In
this study, the nature of term aṣl that used in Sharḥu Muḫtaṣar al-Taḥâvî and the functions of uṣûl are examined. Jaṣṣāṣ uses the aṣl in the sense of sharia evidence, the main
evidence (râjih) that is preferred in case of conflict of evidences, maqîsun
‘aleyh, ‘illa, legal provision, legal maxims of fiqh and uṣûl al-fiqh. Most of the aṣl in the meaning of uṣûl al-fiqh’s legal maxims are related to conflict and
preference between proofs, the conditions of accepting the hadiths and qiyas.
Sometimes it is also possible to mean more than one of these meanings of the
term aṣl at the same time. The term uṣûl which is the plural form of the aṣl, is often used in the sense of fiqh rule, and
sometimes in the sense of nas and ijma. It is seen that the term uṣûl, which means fiqh rule, is used for the
basic issues of fiqh and the provisions related to them, which Hanafi jurists
or jurists in general are allied with.
It is seen that the uṣûl in Jaṣṣāṣ' mentioned work have different functions. The
first of these is to justify the legal provision adopted and to prove that the
opposing view is wrong. Sometimes multiple aṣl are operated together to justify a judgment.
The uṣûl are a criterion for the acceptance of the
hadith. Jaṣṣāṣ presents the contradiction to the aṣl as the reason for rejecting the hadiths, on
the other hand, he draws attention to the difference between "conformity
with the uṣûl" and "conformity to the qiyas al-uṣûl" in accepting hadiths. Likewise,
"witness of the uṣûl/" is used
when choosing between the hadiths that are in conflict. It is seen that the uṣûl whose testimonies are consulted are the sharia
evidences about particular issues or the provisions derived from these
evidences rather than general principles.
Another purpose of the uṣûl in the aforementioned book is to establish the
connection between particular provisions and general principles by pointing out
the general principles underlying the particular provisions. In this way, it is
revealed that sectarian accumulation is a consistent and holistic structure
built on some general principles. Identifying the origins of the disputes among the jurists and also
explaining why the provisions of similar issues are different are important
functions of the uṣûl. The uṣûl are also operated in intra- madhhab preferences
and also when determining who an opinion belongs to.