Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, cilt.10, sa.31, ss.445-466, 2022 (Hakemli Dergi)
ÖZET
Erken Tunç Çağı Anadolu tarihinde aydınlatılması gereken birçok karanlık nokta bulunmaktadır. Makalemizin konusu olan Dorak Kraliyet Hazinesi meselesi de aydınlığa kavuşturulması gereken bu karanlık noktalardan biridir. Ünlü İngiliz arkeolog James Mellaart 1959 yılında Ilustrated London News adlı dergide yayınladığı makale ve çizimlerle Dorak Hazinesi’ni bilim dünyasına tanıtmıştır. Hazine hakkındaki yegâne görsel malzeme Mellaart’ın bu çizimleridir. Buluntular, yayınlandığı dönemde arkeoloji dünyasında büyük yankı uyandırmıştır. Başlangıçta dönemin bilim insanları tarafından gerçekliğinden şüphe duyulmayan ve prestijli akademik yayınlarda atıf yapılan buluntulara ilişkin somut verilerin bir türlü ortaya çıkmaması üzerine hazinenin varlığı konusundaki şüpheler artmıştır. Meselenin Türk kamuoyuna yansıması ve hazinenin ortaya çıkış süreci hakkında J. Mellaart’ın anlattığı hikâyenin gerçek olmadığının anlaşılmasıyla ünlü arkeolog hakkında tarihi eser kaçakçılığına kadar varan suçlamalar yapılmıştır. Hatta onun erken dönem uzak mesafe Tunç Çağı ticaretinin varlığı konusundaki teorisini ispatlamak için sahte kanıtlar uydurduğu ileri sürülmüştür. J. Mellaart, bu olaydan sonra Türkiye’deki kazıları elinden alınmasına ve ülkeye girişi yasaklanmasına rağmen hazinenin gerçekliği noktasında hiçbir zaman geri adım atmamıştır. Günümüzde bazı bilim insanları buluntuların sahte olduğuna inanırken, bazı bilim insanları ise buluntuların Anadolu Tunç Çağı için gerçek bir hazine olduğunu kabul etmektedir. Makalemizde J. Mellaart’ın Türkiye’deki tüm ayrıcalıkları kaybetme riskine rağmen böyle bir yola başvurma nedenleri araştırılmış ve dönemin tanıklarının ifadeleri doğrultusunda süreç bilimsel bir metotla değerlendirilmiştir. Ayrıca buluntuların yayınlanmasından sonraki süreçte ortaya çıkan yeni kanıtlar ve günümüz bilim insanlarının görüşleri eleştirel bir bakış açısıyla yeniden değerlendirilmiş ve Dorak Hazinesi’nin gerçekliği konusunda önemli tespitler yapılmıştır.
ABSTRACT
There are many dark spots that need to be illuminated in the history of Early Bronze Age Anatolia. The Dorak Affair is one of these dark points that need to be clarified. The only source we have about the Dorak Treasure, which was introduced to the scientific world in 1959 with the drawings made by the famous British archaeologist James Mellaart. The absence of concrete data on the finds, which had great repercussions in the world when it was published, whose authenticity was not doubted by many scientists of the period, and which were used in prestigious academic publications, led to doubts about the existence of the Dorak Treasure. As a result of the reflection of the Dorak Affair to the Turkish public and the obscurity of the story told by J. Mellaart about the emergence of the treasure, the famous archaeologist was accused of smuggling historical artefacts. It has even been argued that he submitted false evidence to prove his theory of the existence of early long-distance Bronze Age trade. Despite the fact that his excavations in Turkey were taken from him and he was banned from entering the country after this event, J. Mellaart never retreated for his assertion about the existence of the treasure. Today, while some scientists believe that the finds are improvisations, others accept that they are a real treasure for the Anatolian Bronze Age. In this article, the reasons why J. Mellaart preferred to such a path despite the risk of losing all his privileges in Turkey were investigated. The process was evaluated with a scientific method with the statements of the witnesses of the period. Besides, the new evidence that emerged in the process after the publication of the finds and the views of modern scientists were revaluated with a critical perspective, and important determinations were made about the authenticity of the Dorak Treasure.