RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, sa.31, ss.922-935, 2022 (Hakemli Dergi)
İlke (arkhe) kavramı filozofun düşünme eylemindeki dayanağı oluşturması açısından merkezi bir
kavramdır. Filozofun ilke kavramını kabul etmesi, ona verdiği anlam boyutları ve bu ilkelerin
kaynağına dair yaptığı izah, onun felsefî kimliğini oluşturacak özelliktedir. Zira ilke, var oluşun ve
bilginin kendisinden çıktığı kaynaktır. Aristoteles’in sözlük niteliğinde olan Metafizik’in “Delta”
kitabının ilk maddesinde ele aldığı bu kavram daha sonra İslam felsefesinin baskın geleneği olan
Meşşâî gelenekte de önemini muhafaza ederek nazarın konusu olmuştur. Bu çalışmada öncelikle ilke
kavramının Aristoteles’in sisteminde ve Fârâbî ve İbn Sînâ’nın görüşlerine istinaden Meşşâî
gelenekte hangi anlamlarda kullanıldığı, bu anlamların kesin bilginin imkânı başta olmak üzere hangi
felsefî kabullere işaret ettiği ele alınacaktır. Daha sonra bu felsefî sistemlerde ilke kavramının
ontoloji, epistemoloji ve ahlak alanlarında karşılıklarının ne olduğu incelenecektir. Bu bağlamda
varlık ve iyi kavramları ile doğru düşünmenin ilkeleri olan özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü halin
imkansızlığı ilkeleri ele alınacaktır. Son olarak ise tasavvur ve tasdik türünden olan bu ilkelerin
insanda doğuştan mı olduğu yoksa tecrübeye mi dayandığı tartışması dikkate alınarak ilkelerin
kaynağı hakkındaki görüşlere yer verilecektir. Bütün bu incelemenin birbiriyle irtibatlandırılması
sonucunda “kendisi burhan olanın burhanı olmaz”, ilkesine binâen bilginin ilkelerinin kabul
edilmesinin varlığın tek bir ezelî ilkeye dayandırılmasıyla kopmaz bir ilişkiye sahip olduğu düşüncesi
ortaya konacaktır.