THE JOURNAL OF ACADEMIC SOCIAL SCIENCE STUDIES, cilt.16, sa.98, ss.111-122, 2023 (Hakemli Dergi)
Anıtlar, Türk Dil Kurumu’nca da tarihsel bir özelliği olan büyük ve
önemli bir olayı, ulusça sevilen, sayılan, tarihe geçmiş bir kimseyi
gelecek kuşaklara tarih boyunca anımsatmak için yapılan ya da dikilen,
göze çarpacak büyüklükte, simge niteliğinde yapı, yontu, gömüt, sütun
ya da benzeri bir yapıt olarak nitelendirilir. Anıtların sosyolojisi ster
siyasi bir amaç ister estetik bir değer olsun, bunların ulusal hafıza ve
kimlik politikalarının eklemlenmesi için gerekli olduğunu belirtir. Çoğu
zaman anıtlar, insanların rahatsız olduğu geçmiş öğeleri yok ederek,
olumlu tarih anlatılarıyla zihinlerini beslemek için dikilir. Bu estetik ya
da politik nesneler, iktidardakilerin elindeki egemen kültürün
değerlerini ve araçlarını temsil ediyor. Bu durumda anıtlar, egemen
dünya görüşlerinin tarihini anlatır. Ancak the Angel Island Immigration
Station’daki (Melek Adası Göç İstasyonu) kışlanın duvarlarına oyulmuş
Çin şiiri, siyasi elitlerin rahatsız edici tarihinin sessiz ve mütevazı
anıtları olarak değerlendirilebilir. Amerikan tarihinde daha karanlık bir
bölümün konusu olan the Angel Island şiirleri, yakın zamanda
keşfedilen ve çoğunlukla Çince yazılmış 135'ten fazla şiirden oluşan bir
koleksiyondur. Bunlar, 1910-1940 yılları arasında Çinli göçmenlerin
gözaltına alındığı the Angel Island Immigration Station’ın duvarlarına
oyulmuştu. Duvar resmi olarak kabul edilebilirler ama ben onları mecazi
ya da şiirsel bir anıt olarak değerlendirmeyi tercih ediyorum. Bu çalışma,
insanoğlunun anıtlar da dahil olmak üzere her türlü iletişim aracı
aracılığıyla her zaman bir şeyler söyleme ihtiyacı duyduğunu göstermek
amacıyla bu şiirlerin eleştirel bir okumasını yapma girişimidir. Sonuç
olarak, anıtlar mutlaka siyasi elitlerin rahat hissettiği olayları veya
kimlikleri temsil etmiyor. Bazıları, the Angel Island Immigration Station
şiirlerinde olduğu gibi, yapıldıkları dönemde rahatsız oldukları göç
tarihini temsil edebilir.