Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi, İstanbul, Türkiye, 2 - 04 Ekim 2024, ss.69-70, (Özet Bildiri)
Amerikalı sosyolog Wright Mills Power Elite(1956) adlı çalışmasında, ABD’de iktidarın
ekonomik, politik ve askeri seçkinlerde, toplumun geri kalanının hayatlarında önemli etkiler
yaratacak ölçüde yoğunlaşması olgusunu analiz etmiştir. Mills’e göre bu üç alandaki seçkinler
özellikle de eğitim aldıkları okullar ve katıldıkları sosyal kulüpler aracılığıyla girift ilişkiler ve
ortak bir takım değer ve tutumlar geliştirmektedirler. Mills’in yaklaşımı, bu formasyonun
demokratik bir toplumda kabul edilemeyecek ölçüde güç eşitsizlikleri yarattığını ve toplumun
geri kalanını hayatlarını kontrol etme açısından güçsüz bıraktığını ima etmektedir.
Mills’in çalışması başka araştırmacılar tarafından spekülatif ve argümanları temellendirme
açısından yetersiz olmakla eleştirilmiştir. Ancak bu eleştirilerde Mills’in de çalışmasında
belirtmiş olduğu bir takım etkenlerin belirleyici olduğu düşünülebilir. ABD’deki egemen
ideolojiye göre ABD bireysel yetenekleri, hırsı ve çalışkanlığı ödüllendiren, toplumsal
hiyerarşi içerisinde yükselmek için sayılan niteliklere sahip bireylere fırsatlar yaratan bir
ülkedir. Ancak “Amerikan Rüyası” olarak da adlandırılan bu inanışın toplumsal gerçeklikte
doğrulanmayan ideolojik bir iddia olduğu üzerine de değerlendirmeler bulunmaktadır. İşçi
sınıfından veyahut siyah ya da hispanik kökenli Amerikalıların söz konusu ekonomik, askeri
ve politik güç mevkilerinde yeterince temsil edilmemelerinin nedeninin onların bireysel
yetenek ve çalışkanlıklarından ziyade, Mills’in teorisini doğrulayan biçimde dışlayıcı bir takım
iktidar ilişiklerinden kaynaklandığı düşünülmelidir.
Mills söz konusu çalışmasında iktidar seçkinleri içerisinde hukukçuların rolüne özel bir
odaklanma göstermemiştir. Sadece büyük şirketlerin avukatlarının Amerikan hukukunun
şekillenmesindeki etkilerine değinmiştir. Ancak bilindiği üzere ABD ve genel olarak liberal
demokratik devletler kendilerini hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrımı üzerinden
tanımlamaktadır. Bu bağlamda başta Amerikan Yüksek Mahkemesi olmak üzere Amerikan
yargısının söz konusu güç ilişkileri içerisindeki konumunu dikkate almak yerinde olacaktır.
Verili bir devletin hukukunun ve hukuk ideolojisinin şekillenmesinde hukukçuların etkisi
çeşitli araştırmalarla ortaya konulmuştur. Özellikle de ABD gibi içtihat hukukuna dayanan bir
hukuk sisteminde, söz konusu etkinin Kıta Avrupası hukuk sistemlerine kıyasla çok daha derin
olmasını bekleyebiliriz. Başta Eleştirel Hukuk Çalışmaları içindekiler olmak üzere farklı
69araştırmacılar tarafından bu konu üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Biz de bu bildiride öncelikle
Mills’in iktidar seçkinleri teorisini değerlendirecek ve ardından Amerikalı hukukçuların bu güç
ilişkileri içerisindeki konumunu ve iktidar seçkinlerinin bir bileşeni olup olmadıklarını
tartışacağız. Bu bağlamda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır:
- Amerika’daki büyük şirketlerin avukatlarının hukukun şekillenmesinde Mills’in
bahsettiği ölçüde bir etkisi var mıdır?
- ABD’nin büyük avukatlık firmaları iktidar ilişkileri içerisinde nasıl
konumlanmaktadır?
- Ekonomik ilişkilerde, siyasette ve Orduda danışman ve benzeri konumdaki hukukçular
rolü nedir?
- Amerikan Yüksek Mahkemesinde ve genel olarak yargıdaki mevkilere yerleşmekte
Mills’in zikretmiş olduğu okullarda okumanın ve sosyal kulüplere üye olmanın
belirleyici bir etkisi var mıdır?
Elbette bu soruları cevaplamak ancak kapsamlı ve detaylı bir araştırmayla mümkün olabilir.
Bildiri sınırları içerisinde ancak bir takım ip uçları üzerinden fikir yürütebiliriz. Yine de sadece
ulusal düzeyde değil evrensel olarak da liberalizm kökenli bireysel yetenek, hırs ve
çalışkanlığın eşitsizliği meşrulaştırmak için kullanıldığı düşünüldüğünde, belirli sosyal
kökenlere ait olmanın, belli okullarda okuma ve sosyal kulüplere üye olmanın dışlayıcı
mekanizmalarla iktidar seçkinleri içerisinde yer almayı sağladığı görüşünün hukukçular için
de gerçeklik payı taşıyıp taşımadığını tartışmanın faydalı olacağını düşünmekteyiz.