Filoloji Alanında Uluslararası Araştırmalar, Prof. Dr. Nejdet Keleş, Editör, Serüven Yayınevi, İzmir, ss.121-143, 2022
Teknoloji sanal olanla teması artırmıştır. Ekrana odaklı hazır düşünce modellerinin sunulduğu yeni teknoloji imkânları, insanı derin düşünme ve tefekkürden uzaklaştırmaktadır. Teknoloji ile geçirilen zaman uzadıkça geçirilen zamanı fark etme durumu azalmaktadır. Dinî ritüellerdeki vakitli ibadetlerin de bu farkındalığın azalmasından dolayı uygulama sıklığı azalmaktadır. Teknolojinin kısa sürede daha fazla insana ulaşma imkânı, özel mesajlar yerine tek tip mesajların bir anda çok sayıda insana ulaşmasını sağlamaktadır. Bu durum, kutlama geleneğini sanallaştırmış, insanın duygusal iletişimini azaltmıştır. İnfak, sabır, kanaat, tefekkür gibi dinî değerlerin yaşama şekli değişmektedir. Ayrıca teknolojinin geliştirdiği bağımlılık sebebiyle ibadet etme farkındalığının azaldığı, dinî-geleneksel kutlama biçimlerinin (ziyaret yerine sanal mesajlar şeklinde) değiştiği ve sanal hurafelerin arttığı sonuçları çıkmaktadır. Sonuç itibari ile teknoloji kullanımının yaşam tarzını değiştirdiği kanaatine ulaşılmıştır.
Sosyal medya kullanımıyla birlikte meydana gelen toplumsal değişim, insanların gösterişçi dindarlık yaşamasına, yapmasa da yapar gibi görünüp taraftar toplama veya bir gruba ait olmaya çalışmasına, insanların yaptıkları her iyiliği köpürterek paylaşmasına neden olmaktadır.
Tüm bu noktalar değerlendirildiğinde şehir hayatı ve teknolojik gelişmelerin dinî yaşam biçimlerine etkisinin olmamasından söz edilemez. Dijitalleşmenin en çok, belki de ilk etkilediği alan dindir denebilir. Tebliğ, irşat, ibadet, sanal cemaatler, fetva gibi kavramların en çok hayat bulduğu ortam sosyal medya ve sanal uygulamalardır diyebiliriz. Bu açıdan bakıldığında gerek sosyal medya siteleri gerekse bu tarz uygulamalar ve paylaşımlar, tüm dinlerin etki alanı, kendini ifade etme şekli, görsel ve işitsel materyallerin zengin paylaşımı, interaktif katılım gibi imkânlar sunarak sadece bilgi vermemiş, yeni açılımlar geliştirmeye, bu alanda çalışan kişilerin kendilerine yeni bir vizyon edinmelerine de ortam hazırlamıştır. Artık camiye gitmeden hocaya sorular sorulabilmekte, evden Kur’an-ı Kerim tilaveti dinlenebilmekte veya Arapça öğrenilip dinî sorulara cevaplar bulunabilmektedir. Bu aynı zamanda din görevlilerinin de kendilerini bu anlamda yetiştirmesini zorunlu kılmaya itmiştir. Kitle iletişim araçlarının ve özellikle sosyal medyanın sağlamış olduğu bu imkân, dini yaymak, cemaat oluşturmak amacında olan din veya grupların da işitsel ve görsel yayınlar yapmasına, sanal fetvalar sunmasına, dinî referansları hızlı ve kolayca ulaştırmasına imkân tanımaktadır.
Teknolojinin yukarıda zikredilen tüm konularda olumlu kullanılabilmesi için medya okuryazarlığı dersinin önemi büyük önem arz etmektedir.