Geçmişten Günümüze Uluslararası Dini Musiki Sempozyumu, Amasya, Turkey, 3 - 04 November 2017, pp.455-462
Music as a
form of expression for feelings and thoughts, has also been used for therapy throughout
history. There are rhythm / music among the treatment methods that are applied
depending on the reasons of illness based on the expulsion of bad /
supernatural powers entering the body in the early ages. The western countries,
which did not accept mental patients as “sick” until the nineteenth century and
did not care for their treatment, tried to develop methods of treatment against
mental illness with the development of the psychiatry and foreground music for
therapy. Music therapy was defined as a systematic application in therapeutic
approaches in 1980 and recognized as a specialist field since 1997. Through
these developments in the West, Turks have always been interested in
psychiatric patients and have shown care in their treatments. It is known that
music therapy treatments are applied in pre-Islamic and post-Islamic periods in
Turks who think that a physician who does not know how to use music will be
missing in diagnosis and treatment. The pulsation was important to find the
most appropriate melody and sessions were organized by a team of certain
instruments at certain days and hours in the hospital.
In the study, the Seljuk and Ottoman darussifas will
be analyzed by the term of music therapy, especially the place of Amasya
Darussifa will be emphasized.
Tarih
boyunca duygu ve düşüncelerin anlatım biçimi olan müzik, tedavi
amacıyla da kullanılmıştır. İlkçağlarda vücuda giren kötü / doğaüstü güçlerin
kovulmasına dayanan hastalık nedenlerine bağlı olarak uygulanan tedavi
yöntemleri arasında ritm / müzik vardır. On dokuzuncu yüzyıla kadar ruh
hastalarını “hasta” olarak kabul etmeyip tedavileri için özen göstermeyen batı
ülkeleri, psikiyatri bilim dalının gelişmesi ile birlikte ruh hastalığına karşı
tedavi yöntemleri geliştirmeye çalışmış ve müzik ön plana alınmaya
başlanmıştır. Müzikle tedavi, 1980 yılında tedavi edici yaklaşımlarda sistemli
bir uygulama olarak tanımlanırken 1997 yılından itibaren bir uzmanlık dalı
olarak kabul edilmiştir. Batıdaki bu gelişmelere kadar Türkler, her zaman ruh
hastalarıyla ilgilenmiş ve tedavilerine özen göstermişlerdir. Müziği kullanmayı bilmeyen bir
hekimin tanı ve tedavide eksik kalacağını düşünen Türklerde hem İslamiyet
öncesi, hem de İslamiyet sonrası dönemde müzikle tedavi çalışmalarının uygulandığı
bilinmektedir. Hastanın nabzı kontrol edilerek en uygun melodi bulunmaya
çalışılmış, dönemler içinde yaptırılan darüşşifalarda belirli gün ve saatlerde,
belirli enstrümanlardan oluşan bir takım tarafından seanslar düzenlenmiştir.
Bildiride, Selçuklu ve Osmanlı döneminde müzikle
tedavi yapılan darüşşifalar irdelenecek olup özellikle Amasya Darüşşifası’nın
bu süreçteki yeri üzerinde durulacaktır.