iSLAM'DA VE MODERN BİLİMLERDE ŞEHADET


Creative Commons License

Halil H.

EMİN YAYINEVİ, Bursa, 2019

  • Yayın Türü: Kitap / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2019
  • Yayınevi: EMİN YAYINEVİ
  • Basıldığı Şehir: Bursa
  • Bursa Uludağ Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

İslam kültür dünyası içinde gelişmiş her ilim Kur’ân’ı anlama ve dîni yaşamı şekillendirme gayreti içerisinde olduğu için, Kur’ân’ın kavramlarını farklı boyutlarda anlamlandırma yoluna gitmiştir. Doğrudan ya da dolaylı olarak Kur’ân ile irtibatlı bu ilimler kavram ve kelimeleri kendi usullerince işlemiş, onlara farklı manalar vermiş ve âdeta onları yeniden şekillendirmiştir. Bu şekilde Kur’ân’ın kavramlarını yeniden formalize etme durumu on dört asır boyunca sürmüştür.

Şerî/silâmî ilimler doğaları gereği Kur’ân merkezli olup onu anlamaya ve açıklmaya yönelik ilimlerdir. Kur’ânı analama ve açıklma gayreti her bir ilmi, literatürünü Kur’ân’ın kavram ve kelimeleri ile tertip etmesine, ve bunları farklı anlamlandırmasına neden olmuştur. Ele alnınan bir kavram her bir ilim tarafından farklı bir mecrada yoğrulmuş, şekillendirilmiş ve kullanılmıştır. Bu kavramlardan bir tanesi de her bir ilim tarafından farklı açılardan ele alınan “şehâdet” kavramıdır. Söz gelimi Hadîs ilminde bir yerde bulunmak, huzura getirmek, hâkim önünde şâhitlik yapmak, küfür isnadında bulunmak, anmak veya yâd etmek, namazda birlikte bulunmak, kelime-i şehâdet getirmek, emzirmeye şâhitlik etmek vb. anlamlarına sahiptir. Fıkıh’ta ise bu kavram evvelâ hâkim önünde bir olaya tanıklık etmek, orada hazır bulunmak ve görmek manalarına gelir, ardından Allah yolunda onun rızasını kazanmak için canını vermek şeklinde başka bir manaya geçiş yapar. Tasavvuf’ta “şehâdet” Allah Teâlâ’ın zâtını müşâhade etmek ve onda fâni olmaktır. Çünkü mutasavvıflara göre Allah’tan başka şâhit ve görülen yoktur. Bir tek o vardır; fark birleşmekle akledilir. Son olarak Kelam ilminde “şehâdet” tabiri görünen, gözlenen, beş duyu ile akledilen kozmozu –âlemi- ifâde eder.

Şerî ilimlerin yanısıra “şehâdeti” ele alan ve kendi sınırları çerçevesinde değerlendiren modern disiplinlerin de olduğunu zikretmek gerekir. Bu disiplinler şeri disiplinler gibi olmayıp Kur’ânı anlama ve açıklma amacı gütmez, bu minvalde ele aldıkları kavrama dini anlamlar değil, politik, sosyolojik, psikolojik ve târihi analamlar vererek kavramı güncelleme işleivini görürler. Meselâ; dinler tarihi disiplininde şehâdet “inanç veya yüce bir amaç uğruna kişinin kahramanca kendi hayatına son vermesi” şeklindeki dini intihar anlamına gelir. Dinler tarihi tüm dinleri incelemesi nedeniyle kavramı islami olarak taşıdığı tüm manaların ötesine taşıyarak ona hem güncel hem de uluslararsı bir mana kazandırmıştır. Tıpkı dinler tarihi gibi psikoloji, sosyoloji ve din eğitimi de bu kavramın üzerinde bir takım açılımlar yapmış ve sınırlarını genişletmişleridir.

Nihâi olarak biz bu kitabımızda, islam dini ve kültürünün temel kaynağı olan Kur’ân’ın bir kavramının asırlar boyunca bir ilimden diğerine, nasıl anlam ve içerik değiştirdiğini, Kur’ânî manasından koparak farklı analam mecralarına girdiğini, dini ilimlerden modern ilimlere farklı disiplinlerin süzgecinden geçtiğini gözreceğiz.