Susurluk İ. A. (Yürütücü)
TÜBİTAK Projesi, 2010 - 2013
Günümüzde
tarımsal üretimde kullanılan pestisitlerin olumsuz yönlerinin her geçen gün
daha açık bir şekilde ortaya çıkması, araştırmacıların alternatif mücadele
yöntemleri üzerinde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Bu alternatif mücadele
yöntemleri içerisinde en çok üzerinde durulan “Biyolojik Mücadele” dir.
Özellikle organik tarımın giderek önem kazanması bu yöntemi daha da önemli hale
getirmektedir. Biyolojik mücadele ve entegre mücadele içerisinde çok önemli
yere sahip olan “Entomopatojen Nematodların (EPN)” zararlı böcekler üzerinde
kullanımları dünyada giderek artmaktadır. EPN’ ler içerisinde 2 cins biyolojik
mücadelede etkin şekilde kullanılmaktadır. Bu cinsler Steinernema ve Heterorhabditis’
dir. Heterorhabditidler genellikle ılıman iklime sahip bölgelerden daha fazla
izole edilmektedirler. Ülkemizde de bu cinse bağlı bazı türler tespit
edilmiştir. Bu türlerin içerisinde dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla
bulunan tür Heterohabditis bacteriophora’
dır. Ayrıca bu tür çok sayıdaki zararlı üzerinde etkin şeklide
kullanılmaktadır. Ancak tüm EPN’ lerde olduğu gibi yüksek toprak sıcaklığı ve su
kaybına neden olan düşük toprak nemi bu türün uygulandığı yerdeki canlılık
oranını/etkinliğini/kalıcılığını düşüren en önemli çevresel etkenlerdir. Bunun
yanında değişik bölgelerden izole edilen türler içerisinde bu gibi olumsuz
çevre koşullarına dayanıklı izolatlar da bulunmaktadır. Bu izolatları tespit
edip bu koşullara toleranslı türler arasında in vitro ortamda hibritleme (cross-breeding) yapılarak yüksek
sıcaklığa ve su kaybına toleranslı ırklar, yani daha etkin bir biyolojik
mücadele ajanları elde etmek mümkündür. Bu amaç için ülkemizin değişik
bölgelerinden izole edilen 10 adet H.
bacteriophora izolatı bu proje kapsamında önce laboratuar sonra da arazide yapılacak
olan denemelerde kullanılacaktır. Yüksek sıcaklığa toleranslılık testleri 32,
34, 36, 38, 40 ve 42 °C’ lerde Ringer solüsyonu içerisinde, su kaybına toleranslılık
testleri ise canlı organizmalardan su çekme özelliğinde olan Polyethlyleneglycol
(PEG 600) içerisinde yapılacaktır. Ayrıca yeni hibrit ırkların etkinlik
testleri Tenebrio molitor larvaları
üzerinde, üreme testleri ise test böceği Galleria
mellonella larvaları üzerinde yapılarak, optimal sıcaklık (25 °C) ve yüksek
sıcaklıklardaki etkinlik ve üreme potansiyellerinin karşılaştırılması yapılacaktır.
Bu yolla biyolojik mücadele potansiyellerinde bir değişim olup olmadığı da
tespit edilebilecektir. Laboratuar deneme sonuçlarına göre ümit var olan ırklar
arazide kalıcılık testlerine tabi tutulacaktır. Hibritleme yolu ile toleranslı
ırkların elde edilmesini amaçlayan çalışmalar özellikle son yıllarda büyük önem
kazanmış olup, daha çok İsrail ve Almanya’da yapılmaktadır. Ülkemizde ise
sadece EPN alanında değil tüm biyolojik mücadele çalışmalarında hibritleme
yöntemi ile daha toleranslı etmen ırkların elde edilmesini amaçlayan hiçbir
çalışma bulunmamaktadır. Proje süresi 30 ay olarak tasarlanmış olup, proje
ekibi; bu konuda uzman bir yürütücü ve yine genel EPN, EPN’ lerin hibritlenmesi
ve in vitro üretimi konusunda dünyada
ilk çalışmaları yapan alman bir Profesör danışmanlığında ve 2 yüksek lisans
öğrencisinden oluşmaktadır. Proje sonunda ülkemiz için yüksek sıcaklığa ve su
kaybına toleranslı/dayanıklı yeni H.
bacteriophora ırkları elde edilmiş olunacaktır. Bu yeni ırkların
ülkemizdeki özellikle toprakaltı zararlısı böcekler üzerindeki etkinliğinin hibritleme
yöntemi ile arttırılması ve bu yeni ırkların patentlerinin alınacak olmasının
ülkemizdeki biyolojik mücadele çalışmalarına yeni bir boyut kazandıracağı ümit
edilmektedir.