BERRAK HÜCRELİ TİP RENAL HÜCRELİ KARSİNOM'DA RNA TEMELLİ BİYOBELİRTEÇLERİN BİYOİNFORMATİK VE MOLEKÜLER ANALİZ YÖNTEMLERİ İLE ARAŞTIRILMASI


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Bursa Uludağ Üniversitesi, TIP FAKÜLTESİ, TEMEL TIP BİLİMLERİ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2020

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: UFUK ÜNAL

Danışman: Gülşah Çeçener

Özet:

Berrak hücreli tip renal hücreli karsinom (BHTRHK) Dünya çapında yılda 75.000 kişiden fazla ölüme neden olmaktadır. Son yıllarda BHTRHK oluşumunda rol oynayan genlerin ve mikroRNA (miRNA)'ların işlevlerinin anlaşılmaya başlanması, moleküler patolojisinin aydınlatılmasını hem de yeni moleküler hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Tez çalışmasında global veri bankalarından elde edilen 6.056 BHTRHK hasta verisinin in silico analizleri yapılarak; BHTRHK gelişiminde rolü potansiyel olan aday genler ve bu genleri hedef alan miRNA'lar arasından belirlenen; VHL, KAT5 ve HIF1A'nın ve miR-22, miR-138 ve miR-223'ün ekspresyon analizleri 100 BHTRHK hastasının parafinize edilmiş tümör ve normal dokularında gerçekleştirildi. Elde edilen in silico analizlere ait nicel veriler; normalite testi, t-testi, X2, korelasyon testi ve ROC analizi ile değerlendirildi. Hastaların tümör ve normal dokularına ait gen ve miRNA ifade farklılıkları karşılaştırıldığında ise; VHL'de -0,39 kat azalma (p=0,4419), HIF1A'da 1,23 kat artma (p=0,0402), KAT5'de 1,88 kat artma (p=0,001), miR-223'de 0,97 kat artma (p=0,0458), miR-138'de -3,84 kat azalma (p<0.0001) ve miR-22'de -1,17 kat azalma (p=0,0309) belirlendi. Ayrıca, VHL geninde yapılan DNA dizi analizi sonucunda hastaların %26'sında değişim saptanmıştır. Western blot analiz sonucunda ise, VHL'de değişim görülmez iken KAT5 protein miktarında artma belirlenmiştir (p=0,048). Elde edilen bulgular hastaların klinikopatolojik verileri ile karşılaştırıldığında; VHL gen ifadesi ile tanısal değeri olan CD10 (p=0,047), LMWCK (p=0,004), CK19 (p=0,025) ve PAS (p=0,034) değerleri ile istatistiksel olarak anlamlılık göstermiştir. HIF1A ve KAT5 ifadeleri ise LMWCK ile ilişki ilişkilidir (p=0,018, p=0,018). İlgili genleri hedef alan miRNA'lar arasında yer alan miR-22'nin ifade farklılığı perirenal yağ doku invazyonu (p=0,003), fuhramn derecesi (p=0,037) ve patoloji tümör evresi (p=0,038) ile, miR-138 ifadesi farklılığı ise perirenal yağ doku invazyonu (p=0,05) ile istatistiksel olarak anlamlı ilişki göstermiştir. Tez çalışması kapsamında BHTRHK gelişiminde rolü potansiyel genetik ve epigenetik değişimler araştırılarak elde edilen bulgular ışığında, BHTRHK'da kötü prognozun belirlenebilmesi için mir-22 ve mir-138'ün ifade düzeylerindeki farklılıkların biyobelirteç olma potansiyeli mevcuttur. Ayrıca mir-22 ve mir-138'ün potansiyel terapötik hedef olarak kullanılabilirliğine ait ön verilerin elde edilmesi, hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesini içeren ileri çalışmalara temel oluşturmaktadır. Mevcut tez çalışması, kötü prognoza sahip BHTRHK'lu hastaların moleküler biyobelirteçler ile ayırt edilerek bireye özgü etkin tedavi modellerinin geliştirilmesine katkı sağlar niteliktedir.