Hz. Musa kıssalarının din eğitimi açısından değeri


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Uludağ Üniversitesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: AHMET ATIM

Danışman: MEHMET EMİN AY

Özet:

Kur'ân insanın bütün sır ve güzelliklerini kuşatan bakışlarıyla, neredeyse her şahsa ve her topluma, farklı bir üslûp ve tarzda hitap eder. Kur'ân`ın kitlelere hitap tarzlarından biri de kıssadır.Kur'ân'daki her kıssa, çeşitli mizaç ve kabiliyetteki insanlara, kendilerinin hoşlanacakları ve çeşitli yönlerden yararlanacakları özelliklere sahiptir. Örneğin, farklı surelere serpiştirilmiş olup Kur'ân'da en uzun anlatılan Hz. Mûsâ kıssasını ele aldığımız zaman, diğer kıssalara nispetle farklı bir insan tipi, farklı bir ortam, farklı işkenceler, tevhid yoluna giderken firavunlarla mücadelede farklı bir hayat tarzıyla karşı karşıya kalırız.Kıssanın karakteri, tevhide, şirkten sakınmaya, ibadete, şer'î meselelerin öğrenilmesine ve yapılmasına çağıran diğer ayetlerin karakterinden farklı değildir. Kur'ân kıssaları tetkik edildiği zaman görülür ki, en güzel öğüt ve en güzel yol göstericilik onlardadır. Onlar ibret alabilene ve söz dinleyene, basiret ve ibreti; düşünebilene ve nasihat kabul edene öğüdü; İslâm'ı yaşamak ve yaşamaktan ötürü zulme uğrayana, en güzel teselliyi içinde taşıyan, yaşanmış, gerçek hayat tablolarıdır.Hz. Mûsâ ve İsrailoğulları'nın soyu, Hz. Yakub'un Mısır'a yerleşen çocuk ve torunlarına dayanır. İsrailoğulları'nın sayısı her geçen gün artınca, Mısır'ın yerli halkı olan Kıptîler ve yöneticileri Firavun tarafından tehlike olarak görülmeye başlarlar. Bu yüzden bilinçli bir politikayla çoğalmaları önlenir, zulüm ve hakaretlere maruz bırakılarak da köleleştirilirler. Zulmün ayyuka çıktığı bir dönemde ise Yüce Allah onlara Hz. Mûsâ peygamberi kurtarıcı olarak gönderir. Hz. Mûsâ ve kardeşi Hz. Harun, Firavun ve ahalisini Hakk'a davette büyük mücadeleler verirler. Ancak bir çok mucize ile onları ikna etmeye çalışmaları sonuç vermez. Sonunda Hz. Mûsâ İsrailoğulları'nı alarak Mısır'ı terk eder ve mucizevî bir şekilde Kızıldeniz'i geçer.Ancak ne var ki Hz. Mûsâ esas eğiticiliğini bu devrede gerçekleştirmeye çalışır. Fakat kişilik ve şahsiyetlerini kaybetmiş, köle ruhlu bu insanları eğitmek hiç de kolay olmayacaktır. Hz. Mûsâ, mucize, soru-cevap, ödül-ceza, yumuşak davranma, düşünmeye sevketme ve gözlem-deney metodlarını kullanarak İsrailoğulları'na en başta Tevhid ilkesini kazandırmaya çalışır. Buna ilaveten bağımsızlık, kişilik, sevgi, sabır ve sadakat gibi ilkeleri onlara kazandırmak için büyük çaba sarfeder. Ne var ki uzun yıllar bunlardan uzak kalmış bir topluma kısa sürede bunları kazandırmak mümkün olmamıştır. Bu yüzden Tih Çölü'nde kırk yıl gibi uzun ve anlamlı bir cezaya çarptırılan bu milletin çoğunluğunun hayata veda etmesi neticesinde ilahî vaad gerçekleşebilmiş ve Arz-ı Mukaddes'e girilebilmiştir.Şu bir gerçektir ki bir eğitimci için her zaman çaba ve gayretlerinin sonucunu görüp yaşamak mümkün olmamaktadır. Zaten eğitimde de sonuç değil sürecin önemsenmesi gerektiğini, Hz. Mûsâ'nın ömrünün neticeyi görmeye yetmemesinden çıkarmaktayız.